Coğrafi konumuyla Orta Avrupa’nın giriş kapısı olarak anılan Bratislava, Slovakya’nın başkenti. Tarih boyunca birçok önemli olaya tanıklık eden, köklü geçmişi ve tarihi yapılarıyla ziyaretçilerini etkileyen şehir, sıcak ve samimi atmosferiyle ilgi çekiyor. Bratislava’da görülecek en iyi 10 yeri bu listede bir araya getirdik.
Bratislava’da Görülmesi Gereken Yerler
Devin Kalesi
Bratislava Kalesi’nin kalıntıları olan bölgede bulunan Devin Kalesi’nden şehir manzarasını izlemek şehirde yapılacak en güzel aktivitelerden. Tuna Nehri’ne hakim bir tepede bulunan kale, doğal bir patikanın da yer aldığı vadiye sahip. Kelt, Alman, Roma ve Slav medeniyetinin izlerini taşıyan bölge, şehrin en çok ilgi gören yerlerinden.
Hlavne Meydanı
Şehrin kalbinin attığı, önemli bir buluşma noktası olan Hlavne Meydanı, geçmişte Mozart ve Franz Liszt’in sahne gösterilerine tanıklık etmiş. Macar Krallığı’nın ilk üniversitesinin de kurulduğu meydanda, şehrin 500 yıl boyunca yönetildiği eski belediye binası da bulunuyor.
Grassalkovich Sarayı
1760 yılında Maria Therası’nın isteğiyle Kont Anton Grassalkovich adına yaptırılan saray, günümüzde Slovakya’nın başbakanlık sarayı olarak kullanılıyor. Sarayın arkasında bulunan Hodzovo Meydanı’ndaki İmparatoriçe Maria Theresa Heykeli ve çevresi önemli bir soluklanma alanı.
Keglevich Sarayı
Danimarka Büyükelçiliği olarak kullanılan Keglevich Sarayı, giriş kapısında bulunan iki aslan ve antik Hırvat ailesi heykelleriyle dikkat çekiyor. Beethoven’ın yakın arkadaşı olan müzisyen Kontes Babetta Keglevich’in anılarını taşıyan saray bir dönem müzik akademisi olarak da kullanılmış.
Trinity Kilisesi
Eski şehrin girişinde ziyaretçilerini karşılayan Trinity Kilisesi, geniş bir meydan üzerinde, 1727 yılından beri ayakta. İçi mavi renkli olan kilise, ünlü freskleriyle tanınıyor. Kilise 1529’da Osmanlı Savaşı sırasında yıkılan St. Michael Kilisesi’nin yerine inşa edilmiş.
Eski Şehir
Bratislava’nın köklü geçmişini yansıtan Eski Şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Yan yana sıralanan eski binaların giriş katları, kafe ve restoran olarak hizmet veriyor. Savaş döneminin izlerini taşıyan bölgede aynen korunan evler, savaşın yıkıcı etkilerinin görülmesi açısından büyük önem taşıyor.
Primatial Sarayı
Günümüzde Bratislava Belediye Binası olarak kullanılan Primatial Sarayı, şehrin en etkileyici mimari yapılarından biri. 1778 yılında inşa edilen saray, Fransa ve Avusturya arasında 1805 yılında imzalanan Bratislava Antlaşması’nın gerçekleştiği yer olarak biliniyor.
Cumil ve Napolyon heykelleri
Logar kapağından çıkar görünümünde olan Cumil heykeli, kentte en çok fotoğraflanan noktalar arasında. Eski şehir içerisinde bulunan Cumil heykelinin yanı sıra, banka yaslanmış bronz Napolyon heykeli de istilayı hatırlatmak için yaptırılmış. Heykeller Rybarska brana ve Panska sokaklarının kesiştiği noktada bulunuyor.
St. Michael Kapısı
Orta Çağ’dan kalma, şehrin en eski giriş kapısı olan St. Michael Kapısı, üzerinde taşıdığı barok stili ejderhayla tarihi bölgeyle şehrin yeni kesimini birbirinden ayırıyor. Kapının dışarısında şehir yaşamının hareketli yapısı gözlemlenirken, kapıdan içeriye girildiği anda tarihi eserler ve eski şehir yapısı ile karşılaşılıyor.
Şehir Tarihi Müzesi
Şehir Tarihi Müzesi, zengin arkeolojik ve tarihi eser varlığı ile müzeler arasında en çok ilgi göreni. Macar krallarının taç giyme törenlerini simgeleyen eserler, antik müzik enstrümanları ve el sanatı örneklerinin bulunduğu müze şehrin geçmişi hakkında bilgi alınabilecek en doğru yerlerden biri.
Zengin tarihi geçmişi, etkileyici mimari yapıları, hareketli sokakları ve enfes Tuna Nehri manzarası ile Bratislava, ziyaretçilerini etkilemeyi başaran şehirlerden. Orta Avrupa’nın giriş kapısı olan şehri keşfetmek için bir uçak bileti almak yeterli.
Küçük ama huzur veren çok keyif veren bir başkent. Çoğunlukla aceleye getirilerek gezilmesi üzücü. Şehrin kalbinde ağaç dibi minderlerinde uzanmalı, nefis cafelerinde oturup insanları izlemeli, nehir kenarındaki banklarda huzur hissedilmeli.
Comments are closed.