Hint Okyanusu’na açılan kıyıları ile 1850’den bu yana Mozambik‘in başkenti olan Maputo, Mozambik’in en büyük şehri ve ülkenin en önemli limanı konumunda. Ülkenin güney doğu sınırına 90 km uzaklıkta, güneydeki Santo Nehri ağzında yer alan Maputo, diğer Sahra Afrika’sı şehirleriyle karşılaştırıldığında, geniş caddeleriyle kentsel gelişim bakımından hızla büyüyen bir merkez.
Hint Okyanusu’nun İncisi olarak bilinen Maputo, güler yüzlü insanlarıyla ve sömürge döneminden bu yana korumayı başardığı etnik ve bozulmamış kültürüyle Maputo, çok güzel bir yer ve ülkenin her anlamda kalbi. Bağımsızlıktan önceki ismi Lourançio Markues olan şehir, sokaklarını kaplayan akasya ağaçları nedeniyle Akasya Şehri olarak da biliniyor. Yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip şehirde, turizm önemli bir gelir kaynağı.
Hint Okyanusu’nun İncisi Maputo
Maputo’yu gezmeye başlanacak ilk adres, şehrin de sembol yapılarından biri olan ve Praca dos Trabalhadores’ta yer alan Railway Station (Tren İstasyonu) yaygın kanının aksine Gustave Eiffel’in eseri değil. Bununla birlikte, heybetli bir yapı olan istasyonda, özellikle cuma ve cumartesi geceleri canlı müzik eşliğinde eğlencelere sahne oluyor.
The National Art Museum (Ulusal Sanat Müzesi), dünyaca ünlü Mozambikli sanatçı Malangatana’nın eserlerinin yanı sıra, Mozambik sanatına dair küçük fakat önemli bir koleksiyona sahip.
The Museum of the Revolution (Devrim Müzesi), Mozambik’in Portekiz sömürgeliği günlerinden bağımsızlığını kazanıncaya dek yaşadığı süreci ve mücadeleyi anlatıyor.
Baixa bölgesinde yer alan The Mercado Central, kentin en renkli bölgesi. Taze balık, yengeç, kalamar, meyve ve sebze gibi ürünleri taptaze olarak seçerek alabilir ve kendiniz pişirebilirsiniz.
I.Mutemba boyunca Avenida Julius Nyerere‘ye doğru yürüdüğünüzde, Natural History Museum’dan başlayıp kuzeyden Polana Otel’e dek çevredeki butikler, restoranlar, meraklı satıcılar ve çeşitli dükkanlardan oluşan, kentin diğer bölgelerine göre nispeten lüks olan Polana semtini gezmiş oluyorsunuz. Natural History Museum ise Cardoso Hotel’in çok yakınında bulunan Praca Travessia de Zambezi’de yer alan keyifli küçük bir müze. Filler, kuşlar ve sürüngenler gibi coğrafyaya özgü doldurulmuş hayvanların yer aldığı müzede, geleneksel ahşap oymalardan oluşan ilginç bir koleksiyon da sergileniyor.
Paris’in Eyfel Kulesi’ni tasarlayan mimarı Gustave Eiffel’in yaptığı Casa do Ferro Avenida Samora Marcel, metalik yapısından dolayı Demir Ev veya Çelik Ev olarak da biliniyor. Başlangıçta vali evi olarak tasarlansa da, Maputo’nun tropik koşulları altında burada yaşamanın çok sıcak olmasından dolayı günümüzde müze olarak hizmet veriyor.
Tüm gezilecek yerleri bitirdiğinizde, R. Marques de Pombal Bulvarı üzerinde yer alan ve 1787’de Portekizliler tarafından yapılmış Maputo Kalesi‘ni gezebilir veya küçük de olsa çok şirin bir botanik bahçesi olan Jardim Tunduru‘da soluklanabilirsiniz.
Maputo’ya nasıl gidilir
Ülkenin başkenti, endüstri, ticaret merkezi ve en büyük şehri olan Maputo, okyanus kıyısında yer alan bir liman kenti. Ancak Türkiye’den ne Maputo’ya ne de Mozambik’e direkt uçuş seferi yok. Ancak Johannesburg başta olmak üzere, Katar ve Mısır havayollarına ait havayolu şirketleri ile, Nairobi ya da Addis Ababa gibi şehirlerden tek aktarmayla Mozambik’in başkenti Maputo’ya uçmanız mümkün. Yolculuk süresi seçtiğiniz rotaya göre farklılık gösterse de yaklaşık 12-30 saatte Maputo’da oluyorsunuz. Bambaşka bir coğrafya ve kültür keşfetmek için ise yapmanız gereken tek şey bir Maputo uçak bileti almak.
Burası hafızamda yalnızca ismiyle olan bir şehirmiş meğer. Bu yazıyla aklımdaki Maputo’yu biraz daha detaylandırmış oldum.