Kenya, Afrika’daki doğal yaşamın izlenebileceği en popüler bölgelerin başında. Bir çoğumuz National Geographic belgesellerinde zebra peşinde koşan bir aslanı ya da ağaç dalına uzanan bir leoparı izlerken gerçekten orada olmayı, hatta fotoğraflamayı hayal etmişizdir.
Ütopik gibi görünen bu vahşi ve doğal yaşam deneyimi artık tur firmalarının programlarında yerini aldı ve kişiye özel dahi gerçekleştirilebiliyor. Gerek güvenlik gerekse sağlık açısından bu kadar tedbir alınması gereken bir ülkeye gitmeye değer mi diye düşünebilirsiniz ancak bakın bir safaride sizleri neler bekliyor?
Kenya’da Safari
Amboseli Milli Parkı
Nairobi’ye 200 km. mesafedeki Amboseli Milli Parkı, ülkenin güneyinde. Klimanjaro Dağı’nın eteklerindeki milli park aynı zamanda Tanzanya sınırında olduğundan parktaki hayvanlar iki ülke arasında gidip geliyorlar.
Amboseli Milli Parkı‘nda fil, bufalo, leopar, antilop türleri başta olmak üzere 300 civarı hayvan türü yaşıyor. Park, 700’den fazla file de ev sahipliği yapıyor ve bu filler dünyanın en uzun dişli filleri olarak biliniyor.
Amboseli Milli Parkı’nda Afrika akasyası hakim, düz kurumuş otlaklar ve çalı çırpıdan ibaret bir bitki örtüsü. Bu kadar basit gibi anlatmış olmam doğanın güzel olmadığı imajını çizmek için değil, aksine sade, basit bir o kadar da etkileyici bir coğrafya.
En ucuz Kenya uçak bileti için turna.com sayfasını ziyaret edin. Gelişmiş arama teknolojisi, güvenli ödeme, yüzde 90’a kadar iade garantisi ve daha fazlası turna.com sayfalarında.
Lake Nakuru Flamingo Cenneti
Nairobi‘ye 160 km mesafedeki Lake Nakuru, pembe flamingonun Afrika’daki önemli duraklama noktalarından biri. Doğal park alanında 400’den fazla kuş çeşidi mevsimine göre konaklama yapıyor.
Ekim ayında giderseniz gölün yüzeyini kaplayan on binlercesini bir arada görebilirsiniz. Gölün kıyıları bataklık gibi su olduğundan fazla yaklaşamıyorsunuz pelikanlara ve flamingolara. Yine aynı bölgede kuş çeşidi dışında gergedan, bufalo, maymun da çok sayıda karşılaşılan hayvan türleri arasında yer alıyor.
Naivasha Lake’te Kano Keyfi
Naivasha Lake, Kenya’nın Büyük Rift vadisi içindeki büyüleyici güzellikteki bir tatlı su gölü. Doğal yaşam, özellikle de kuş çeşitleri açısından oldukça zengin bir göl ve flamingo da dahil olmak üzere 400 çeşit kuş çeşidi barınıyor.
Gölde, bot ile yaklaşık 1-1,5 saatlik bir gezinti yaptık. Bota 6-7 kişilik gruplar halinde biniliyor ve rehberle geziliyor. Gezinti sırasında gördüğümüz en heyecan verici hayvanlar su aygırı ile balık kartalı. Su aygırına yaklaşık 10-15 metre kadar yaklaştık.
Kano gezintisi sırasında gölün bir bölgesinde rehberimiz botu durdurdu ve sessizlik istedi bizden, sonra da ıslık çalarak kovadaki kocaman balıkları teker teker göle atmaya başladı, işte bu sırada büyük bir kartal da uzaklardan gelerek balıkları bir bir tuttu, bu kartal türüne balık kartalı diyorlar.
Gölde gezinti sırasında kıyıya yakın yerlerden geçtiğimizde zürafa, zebra, geyik türü hayvanları da yakından gördük.
Başrollerini Robert Redford ile Meryl Streep’in oynadığı ve 7 dalda Oscar alan Out of Africa filmi 1985 yılında Naivasha Gölü’nde çekilmiş.
Masai Mara’da Adrenalin Dorukta
Masai Mara, Afrika‘nın ve Tanzanya’nın büyük göç ile adını sıkça duyuran Serengeti bölgesinin Kenya topraklarında kalan kısmı. Masai Mara bölgesinde popüler Afrika Beşlisini oluşturan Afrika mandası, Afrika leoparı, aslan, Afrika fili ve kara gergedanının hepsini görme ihtimaliniz var ki ben bu beşliyi iki günlük safari programı içinde görmüş şanslı kişilerdenim.
Akasya dalında uyuyan bir leopar, aslan ailesinin iştahla yaptığı kahvaltı, anne çitanın yavrusuna avlanmayı öğretmesi. Bütün bunları yaklaşık 10-50 metrelik bir mesafeden izlemek müthiş heyecan vericiydi.
Masai Köylülerin Yaşamı
Masai Mara’da doğal yaşamın ortasında köylerini vahşi hayvanlardan koruyarak yaşayan yerel halkı ve geleneklerini yakından görmek için yerel rehber eşliğinde köylere bir kaç saatlik tur programları yapılıyor.
Kırmızılı morlu geleneksel kıyafetleri tertemiz ve renkleri oldukça canlı en çok da bu dikkat çekiyor, çamaşırlarını derede sabunla yıkıyorlar. Ağaç çitlerle çevrilmiş köyde elektrik yok.
Köylerini vahşi hayvanlardan korumak için yolları hayvan pisliği ile asfalt döker gibi kaplıyorlar, oluşan sineklerden korunmak için de evlerinin pencerelerini küçücük yapıyorlar ve her hastalığa karşı doğal bir otu ilaç olarak kullanıyorlar. Hayvancılık yapan halka Birleşmiş Milletler doğal yaşamlarını sürdürsünler diye de maddi destek sağlıyor.
Bir Masaili doğduğu gün hangi kabileden ise yüzüne o kabilenin mührü uygulanıyor yani soyadlarını yüzlerindeki mühürde taşıyorlar. Çocuklar 4 yaşında okula başlıyor. Birinci yıl İngilizce, ikinci yıl dini, üçüncü yıldan itibaren ise ilköğretim dersleri veriliyor. Tek bir sınıfta tüm öğrenciler beraber eğitim alıyorlar. Evleri kadınlar inşaa ediyor.
Masaili bir erkek dört kadınla evlenebiliyor ancak her evlilik için başlık ödemesi gerekiyor. Başlık kimi zaman 3 inek kimi zaman 10 keçi. Yemeklerini evlerin içindeki mutfakta ateş üzerinde pişiriyorlar. Divan gibi toprak bir yükselti üzerine düzgün ağaçları yan yana dizerek oluşturdukları yatakların üzerinde uyuyorlar.
Konforlu Çadırlarda Konaklama
Seyahat noktası Afrika’da bir ülke olunca insanlar haklı olarak yeme içme ve konaklama konusunu merak ediyorlar. Vahşi yaşamın ortasında güvenlik önlemleri alınmış yaşam alanları oluşturulmuş.
Konforlu ağaç bungalow ya da çadırlarda, üç yıldızdan beş yıldıza kadar konaklama yapılabiliyor. Çadırda dahi banyosu, tuvaleti, cibinlikli yatağı, dolapları ile oldukça stil mekanlar var. Her şeye rağmen siz sinek savar spreylerinizi yanınızdan ayırmayın.
Yemekler ise tahmin edemeyeceğiniz kadar leziz ve Güney Afrika’nın marka şaraplarından, tropikal meyvelere kadar zengin bir açık büfede hijyenik bir ortamda sunuluyor.
Nairobi’deki Carnivore Restorantta günün menüsündeki timsah, devekuşu, bufalo, yılan, hindi vb. etleri tatmadan dönmeyin.
Başkent Nairobi’ye her gün Türkiye’den tarifeli uçak seferleri yapılıyor ve Türk vatandaşlarına elektronik vize veriliyor. Seyahatin bireysel değil de acente ile yapılması durumunda güvenlik açısından da bir sıkıntı yaşanmıyor.
Yolculuğun en az bir hafta öncesinde bulunduğunuz şehrin İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurarak sarı humma aşısı yaptırmanız ve sıtmaya karşı ilaç almaya başlamanız gerekiyor.