Renkli sokaklar, birbirinden cazibeli köşeler ve tarihiyle büyüleyen bir şehir… Lizbon, Avrupa’nın en özel başkentlerinden biri olarak gezginleri kendine çekerken, keşfedilecek yerleriyle adeta bir hazine. Fado’nun hüzünlü notalarının yankılandığı, sarı tramvayların taş sokaklardan geçtiği bu şehirde her adımda tarihin izlerine rastlayacaksınız. Lizbon’da Gezilecek Yerler arasında muhteşem manzaralı kalelerden, pastel tonlarındaki binalara, sanat dolu müzelerden, denizle iç içe meydanlara kadar sayısız keşif noktası bulunuyor. Hazırsanız, Lizbon’un ritmiyle dans edeceğiniz bu unutulmaz şehir turuna başlayalım!
Lizbon Gezilecek Yerler
Atlas Okyanusu’nun kıyısında, yedi tepe üzerine kurulu olan Lizbon, Portekiz’in hem başkenti hem de ruhu! Lizbon’da Gezilecek Yerler listesini keşfederken, şehrin tarihi dokusuyla modern enerjisinin mükemmel uyumuna hayran kalacaksınız. Roma İmparatorluğu’ndan denizcilerin altın çağına kadar uzanan köklü geçmişi, Lizbon’u bir kültür ve tarih merkezi haline getirmiş. Her köşesi, tarihi bir hikaye anlatıyor; denizcilerin büyük keşiflerinden, şehrin yeniden doğuşuna kadar sayısız anıya tanık olacaksınız. Lizbon, tarih kokulu mahalleleri, görkemli sarayları ve kaleleriyle her ziyaretçisine geçmişin kapılarını aralıyor.
Lizbon yaşam dolu kültürü ve dinamik atmosferiyle de kalpleri fethediyor! Lizbon’da Gezilecek Yerler arasında tramvaylarla yapılacak keyifli bir şehir turu, Alfama’nın dar sokaklarında kaybolmak ya da Belém’in o ünlü pastanesinde bir kahve molası vermek olmazsa olmazlar arasında. Sanatseverler için müzeler, sokak sanatı meraklıları içinse grafitilerle dolu sokaklar tam bir açık hava galerisi! Lizbon, hem turistler için eğlence dolu bir cennet hem de kültür gezginleri için büyüleyici bir macera. Bu şehirde zaman nasıl geçtiğini anlamayacak, Lizbon’un ritmine kapılıp gideceksiniz!
Lizbon uçak bileti seçenekleri Turna.com’da.
Lizbon’da Gezilecek Yerler Listesi
- Augusto Caddesi
- Alfama
- Praça do Comércio
- Lizbon Katedrali (Sé de Lisboa)
- 28 Numaralı Tramvay Hattı
- Rossio Meydanı
- Elevador de Santa Justa
- LX Factory
- Bairro Alto
- Fado Müzesi
- Cristo Rei Heykeli
- Calouste Gulbenkian Müzesi
- Sao Roque Kilisesi
- Belem Kaşifler Anıtı
- Belem Kulesi
- Belem Pastanesi
- Jeronimos Manastırı
- 25 Nisan Köprüsü
- Okyanus Müzesi
- Cascais
- Ulusal Çini Müzesi
- Carmo Rahibe Müzesi
- Basilica de Estrela
- MAAT: Museum of Art, Architecture and Technology
Augusto Caddesi
Augusto Lizbon’un en popüler caddesi. Avrupanın bir çok caddesi gibi sokak performansçılarının gözdesi. Augusto caddesinde seviye farkı olan 2 semti birbirine bağlayan bir asansör göreceksiniz. 1902 yılında ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla yapılmış.
Şimdi ise daha çok turistik amaçlı olarak kullanılıyor. Şehri tepeden görmek isterseniz bu asansörü kullanabilirsiniz. Lizbon yokuşlu bir şehir olduğundan pek çok noktadan şehri panoramik olarak seyredip fotoğraf çekebilirsiniz. Bu yüksek teraslara mirador deniyor.
Alfama
Alfama, Lizbon’un en eski yerleşim yeri. Arap etkisini taşıyan mimarisiyle eski kent merkezi olarak geçen bu bölge otantik atmosferiyle ziyaretçilerinin aklını başından alıyor. Alfama 12 yüzyıldan kalma bir semt ve Fado’nun da yurdu. Fado, sevgililerini ve kocalarını deniz aşırı yolculuğa gönderen kadınların söylediği ağıt tarzında bir müzik türü. Alfama’da çok şeker, küçük, sevimli, süslü püslü evler hemen gözünüze çarpacak.
Bu sıcacık bölgede keyifli bir yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin, burayı çok seveceksiniz. Lizbon’da fayans kaplı evler dikkatinizi çekecek. Havadaki su buharı oranı fazla olduğundan eski tip evlerin hepsi bu şekilde yapılmış. Daha sonra da şehrin karakteristiğini oluşturmuş durumda. Alfama’nın zirvesinde yer alan Sao Jorge Kalesi ise, şehri tepeden seyredebileceğiniz en güzel noktalardan birisi. 12. yüzyılda Araplardan ele geçirilen kale, şehrin önemli bir turistik değeri. Kalenin gözler önüne serdiği muhteşem Lizbon manzarası sanatçıları da çok etkilemiş.
Praça do Comércio
Lizbon’un kalbinin attığı yerlerden biri olan Praça do Comércio, adeta şehrin vitrini! Okyanus manzarasına bakan bu devasa meydan, Lizbon’da Gezilecek Yerler arasında mutlaka görülmesi gereken bir durak. Altın sarısı binalarla çevrili meydan, ziyaretçilerini görkemli Arco da Rua Augusta’nın altında karşılıyor. Bir zamanlar Portekiz kraliyet sarayına ev sahipliği yapan bu alan, 1755’teki büyük depremden sonra yeniden inşa edilerek bugünkü ihtişamlı haline kavuşmuş. Şimdi ise Lizbon’un buluşma noktalarından biri; kafeleri, restoranları ve canlı atmosferiyle burası her an hareketli ve enerjik!
Meydanın ortasında, Portekiz’in ünlü kralı Dom José I’in devasa bronz heykeli sizi selamlıyor. Okyanusun serin esintisiyle yürürken Lizbon’un denizcilik tarihini hissetmemek imkânsız! Praça do Comércio’nun uçsuz bucaksız manzarası, özellikle gün batımında büyüleyici bir görüntü sunuyor. Bir yandan tarihi soluyup bir yandan da şehrin modern yaşantısına şahit olacağınız bu meydanı görmeden dönmeyin.
Lizbon Katedrali (Sé de Lisboa)
Lizbon’un en eski ve en etkileyici yapılarından biri olan Lizbon Katedrali (Sé de Lisboa), şehrin tarihi mirasının adeta bir sembolü. 12. yüzyılda inşa edilen bu görkemli yapı, Gotik ve Romanesk tarzların mükemmel bir birleşimi olarak karşımıza çıkıyor. Göz alıcı mimarisi ve tarihi dokusuyla öne çıkan katedral, içeri adım attığınız anda sizi zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Bir zamanlar Müslüman bir cami olan bu kutsal yapı, Portekiz’in Hristiyanlar tarafından fethedilmesiyle katedrale dönüştürülmüş ve o gün bugündür Lizbon’un dini kalbinin attığı yer.
28 Numaralı Tramvay Hattı
Lizbon’da adeta bir zaman makinesine binmek ister misiniz? O halde 28 Numaralı Tramvay Hattı tam size göre! Bu ikonik sarı tramvay, Lizbon’da Gezilecek Yerler listesinin en nostaljik ve keyifli duraklarından biri. 1930’lardan beri hizmet veren tramvay, şehrin en eski ve dar sokaklarından geçerek Lizbon’u bambaşka bir açıdan keşfetmenizi sağlıyor.
Alfama’dan başlayıp Baixa, Bairro Alto ve Estrela gibi tarihi mahalleleri gezen bu rota, şehrin ruhunu adım adım hissetmek için mükemmel bir yolculuk sunuyor. 28 Numaralı Tramvay Hattı, Lizbon’da sadece ulaşım değil, adeta bir kültürel deneyim!
Rossio Meydanı
Rossio Meydanı, hem tarih kokan hem de enerji dolu bir buluşma noktası! Resmi adıyla Praça Dom Pedro IV olarak bilinen bu meydan, şehrin merkezi Baixa bölgesinde yer alıyor. Tarihi 13. yüzyıla kadar uzanan Rossio, geçmişte birçok önemli olaya sahne olmuş. Günümüzde ise kafe ve restoranlarıyla hem yerel halkın hem de turistlerin dinlenmek ve şehrin ritmini hissetmek için buluştuğu hareketli bir merkez.
Elevador de Santa Justa
Lizbon’un en göz alıcı mimari harikalarından biri olan Elevador de Santa Justa, şehri yukarıdan görmek isteyenlerin uğrak noktası! 1902 yılında inşa edilen bu zarif asansör, sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda bir mühendislik şaheseri. Santa Justa Asansörü, Baixa ve Carmo bölgelerini birbirine bağlayan dik yokuşları kolayca tırmanmanızı sağlarken, sizi adeta gökyüzüne yükseltiyor. Ünlü Fransız mühendis Gustave Eiffel’in öğrencisi tarafından tasarlanan bu gotik tarzda asansör, hem tarih hem de manzara tutkunları için mükemmel bir durak.
Asansörün en tepesine çıktığınızda, Lizbon’un kırmızı çatıları, Tejo Nehri ve şehrin ikonik yapıları ayaklarınızın altına seriliyor. 45 metre yüksekliğindeki bu asansörün sunduğu panoramik manzara, Lizbon’un güzelliğini bir başka açıdan keşfetmenizi sağlıyor.
LX Factory
Lizbon’un en havalı ve yaratıcı köşelerinden biri olan LX Factory, eski bir endüstriyel kompleksin sanata, tasarıma ve eğlenceye dönüştüğü bir cennet. 19. yüzyılda bir tekstil fabrikası olarak hizmet veren bu alan, bugün sokak sanatının, tasarım dükkanlarının, şık kafe ve restoranların merkezinde yer alıyor. LX Factory, şehirdeki sanatseverlerin, genç ruhlu gezginlerin ve yerel halkın buluşma noktası haline gelmiş, enerjisi hiç bitmeyen bir yaratıcı platform.
Her hafta düzenlenen etkinlikler, konserler ve açık hava pazarlarıyla LX Factory, Lizbon’un yenilikçi yüzünü gözler önüne seriyor. Bir yandan bir galeride sanat eserlerine göz atıp, diğer yandan tarihi yapılar arasında kahvenizi yudumlayarak zaman geçirebilirsiniz.
Bairro Alto
Lizbon’un ruhunu en canlı haliyle hissedebileceğiniz mahallelerden biri olan Bairro Alto, gündüzleri sakin ve nostaljik, geceleri ise adeta bir parti merkezi! Şehrin tarihi mahallelerinden biri olan Bairro Alto’nun daracık taş sokakları, renkli grafitileri ve tarihi binalarıyla gündüzleri bir yürüyüş yapmak için ideal. Ancak, güneş battığında bu sakin mahalle bir anda Lizbon’un eğlence merkezi haline dönüşüyor; barlar, restoranlar ve fado evleri kapılarını açıyor.
Özellikle akşamları barların önüne taşan kalabalıklarla sokaklar şenleniyor ve Bairro Alto’nun eğlenceli, enerjik atmosferi sizi içine çekiyor. Lizbon’da Gezilecek Yerler listenizde Bairro Alto mutlaka yer almalı; gündüzü ayrı, gecesi ayrı güzel!
Fado Müzesi
Lizbon’un ruhunu ve kültürel mirasını keşfetmek için ideal bir durak olan Fado Müzesi, bu benzersiz müziğin derinliklerine inmeye davet ediyor! 2007 yılında açılan bu müze, fado’nun tarihi, gelişimi ve duygusal zenginliği üzerine büyüleyici bir yolculuk sunuyor. Klasik fado melodilerinin yankılandığı müze, ziyaretçilerine hem görsel hem de işitsel bir deneyim yaşatıyor. Duvarlarda sergilenen eski fotoğraflar, müzik aletleri ve fado sanatçılarının anıları, bu geleneksel müziğin nasıl bir yaşam tarzı haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Cristo Rei Heykeli
Lizbon’un görkemli manzarasını kuşbakışı görmek ve şehrin enerjisini hissetmek için Cristo Rei Heykeli, vazgeçilmez bir durak. 1959 yılında inşa edilen bu devasa heykel, Tejo Nehri’nin karşısında, Almada’da yer alıyor ve Lizbon’un simgelerinden biri haline gelmiş. 28 metre yüksekliğindeki İsa heykeli, sadece dini bir sembol değil, aynı zamanda ziyaretçilere sunulan muhteşem bir manzara noktası!
Heykelin tepe katına çıktığınızda, Lizbon’un kırmızı çatılarından tarihi yapılarına kadar her ayrıntı gözlerinizin önünde uzanıyor. Cristo Rei, özellikle gün batımında çok daha etkileyici hale geliyor; güneşin nehir üzerinde yansıması, şehrin doğal güzellikleriyle birleşerek büyüleyici bir tablo oluşturuyor.
Calouste Gulbenkian Müzesi
Calouste Gulbenkian Müzesi, geçmişten günümüze Lizbon’un tarih hafızasını yansıtıyor. İslam eserlerinden Fransız cam işçiliğine, mücevher tasarımlardan halılara kadar birçok objenin sergilendiği müze kente gelenlerin uğrak noktası.
Sao Roque Kilisesi
Lizbon’un en dikkat çeken kutsal mekanlarından olan Sao Roque Kilisesi, mücevherlerle süslü ahşap tavanıyla ünlü. Dünyanın en pahalı şapeli olarak da bilinen bu yapı, Barok mimari stilinin şaşaalı örnekleri arasında.
Belem Kaşifler Anıtı
Lizbon bir kaşifler şehri, Vasco de Gama, Macellan ve daha bir çok ünlü kaşif bu şehirden çıkmış. 15. ve 16. yüzyıllarda yapılan keşifler Avrupa medeniyetini müthiş zenginleştirmiş, doğu medeniyetlerinin zenginliği anlaşılmış ve denizcilikte gelişmeler sağlanmış.
Bunda Portekizli ünlü kaşiflerin ve onların destekçisi Prens Henry’nin büyük katkısı var. Sahilde bulunan Kaşifler Anıtında (Padrão dos Descobrimentos) en önde Prens Henry ve arkasında Vasco de Gama, Magellan ve diğer kaşifler sıralanmış.
Belem Kulesi
Belem Kulesi Lizbon’un çok önemli bir sembolü ve aynı zamanda kentin denizci kimliğinin göstergesi. Unesco Kültür Mirası ve Portekiz’in 7 Harikası listelerinde yer alıyor. Lizbon’u korumak için 1519 yılında yapılmış olan 30 m yüksekliğindeki bu kale, 1755 yılındaki büyük depremden hasar almadan kurtulmuş.
Eskiden keşfe çıkan denizciler buradan izlenebiliyormuş. Şimdi ise Lizbonlular ve turistler için cazibe merkezine dönüşmüş. Bu bölgeye geldiğinizde bir de uçak göreceksiniz. Gago Coutinho ve Sacadura Cabral Lizbon’dan Rio de Janeiro’ya ilk okyanus aşırı uçak yolculuğunu 1922 yılında yapmışlar. Uçak anıtı onların anısına yapılmış.
Belem Pastanesi
Lizbon’da mutlaka uğramanız gereken yerlerin başında 1837 kurulan Belem Pastanesi bulunuyor. Yaptıkları turta çok özel bir lezzet ve günde yaklaşık 20.000 adet satılıyormuş. Hafta sonları ise 50.000 adet satıldığı söyleniyor. Tarifi hiçbir yere yazılmıyormuş.
Dünya’da bu tarifi bilen yalnızca 4-5 kişi bulunuyormuş. Hiçbir zaman hepsi bir arada aynı uçağa, aynı arabaya binmezlermiş. Aynı yemeği yemezlermiş. Gerçekten çok özel olan bu lezzet Gurmeler tarafından Lizbon Gezilecek Yerler listenize mutlaka eklemeniz gereken Belem Pastanesi Dünya’da tadılması gereken 20 lezzetin arasında yer alıyor.
Kapısında müthiş bir kalabalık oluyor. İçerisi ise orijinalliğini bozmamak için kurulduğu tarihteki sadeliğini koruyor, hiç bozulmamış ve bütün masalar dolu.
Jeronimos Manastırı
Bu manastırın özelliği Hindistan’a ulaşan ilk kaşif Vasco de Gama’nın mezarının burada bulunması.
Lizbon’un karşı kıyında bulunan Christo Rei Heykeli de dikkatinizi çekecektir. 1959 yılında Rio de Janeiro’da bulunan Christo Redentor heykelinden esinlenilerek yapılmış. Lizbon’da yemek olarak okyanus kıyısında bir şehir olmasından dolayı daha çok deniz ürünleri bulunuyor.
25 Nisan Köprüsü
25 Nisan Köprüsü’nü, Belem Kulesi ve Kaşifler Anıtı’nın hemen arkasında göreceksiniz. Köprünün adı 25 Nisan 1974 yılında gerçekleşen Karanfil Devrimi’nden alıyor. Bu kansız ve şiddetsiz devrimin hikayesi de çok ilginç. Askerler tanklarının ve silahlarının namlularına kırımızı karanfiller takarak demokrasiye geçmişler. Köprünün altından demir yolu geçiyor ve Almada – Lizbon şehirlerini birleştiriyor.
Okyanus Müzesi
Avrupa’nın en büyük deniz müzesi unvanını taşıyan Okyanus Müzesi, denizcilik tarihi ile öne çıkan Lizbon’un zengin tarihi geçmişine tanık olabileceğiniz bir yer. Denizcilik tarihini coğrafi keşiflerden itibaren kronolojik sırayla yansıtan müzede keşifler, savaşlar, balıkçılık, sportif yarış tekneleri, saltanat kayıkları, şilepler, uzun yol hat gemileri, maçunalar, tarak gemileri, yandan çarklılar, nehir gemileri, okul gemileri ve kraliyet türlü deniz taşıtı sergileniyor.
Cascais
Kumlu plajları, keyifli kafeleri ve şık restaurantları ile Cascais tam bir yazlık kasaba. Lizbon’a çok yakın olması sebebiyle Lizbonlular yaz aylarını bu sahillerde geçiriyorlarmış. Buraya Avrupa’nın en batı ucu olarak bilinen Cabo da Roca’dan da gidebilirsiniz.
Yol boyunca dalga sörfçülerinin uğrak yerleri olan plajlar bulunuyor. Deniz kenarında biraz yürüyüş yapıyoruz. Sahil çok iyi korunmuş. Kumun üzerinde güneşin keyfini çıkaranlar var. Şehrin içinde gezmeye başlıyoruz. Yol boyunca oteller, kafeler, restaurantlar sıralanıyor.
Lizbon’a gelme fırsatı bulursanız, 30 dk. uzaklıktaki bu güzel sahil kasabasına mutlaka uğrayın. Lizbon’a sadece 30 km. uzaklıkta olan Cascais özellikle yaz aylarında cıvıl cıvıl eğlenceli bir sahil kasabası oluyor. Bembeyaz kumlu sahillerinde güneşlenip, Atlas Okyanusu’nun serin sularında yüzme veya sörf yapma fırsatı bulabilirsiniz.
Ulusal Çini Müzesi
Portekiz denince akla ilk gelenlerden biri elbette ki çini sanatı. Lizbon’da, bu zarif ve rengarenk sanatın tarihine doyabileceğiniz en güzel adres olan Ulusal Çini Müzesi (Museu dos Azulejos), adeta bir renk cümbüşü. 1500’lü yıllardan günümüze kadar ulaşan çinilerin göz kamaştırıcı koleksiyonu, her bir eserin ardında saklı hikayelerle bezeli.
Burada sadece göz kamaştırıcı mavi-beyaz çiniler değil, altın sarısı, yeşil ve daha nice tonlarda muazzam tasarımlar göreceksiniz. 19. yüzyıldan kalan devasa çini paneller, Lizbon’un tarihine sanatsal bir pencereden bakmanıza olanak tanıyor. Müzenin sergilediği eserler kadar içinde bulunduğu manastır binası da başlı başına bir güzellik. Mutlaka uğrayın ve Portekiz’in çinileriyle iç içe bir yolculuğa çıkın.
Carmo Rahibe Manastırı
Görkemli mimarisiyle dikkat çeken Carmo Rahibe Manastırı (Museu Arqueologico do Carmo), Lizbon’daki en etkileyici yapılardan biri. 1755’te 9 şiddetinde büyük bir depremle sarsılıp yarım kalan çatısız gotik mimarisiyle şehre ayrı bir hava katan bu yapıya adım attığınızda, taşların bile tarihin derin izlerini taşıdığını hissediyorsunuz.
Carmo Manastırı, aynı zamanda Lizbon’un Arkeoloji Müzesi olarak hizmet veriyor. Burada Roma dönemi kalıntılarından, Orta Çağ’dan kalma eserler ve hatta Peru’dan getirilmiş İnka mumyalarına kadar tarihin birçok dönemiyle tanışabilirsiniz. Özellikle gün batımında manastırın ihtişamını görmek için buraya mutlaka gidin.
Basilica de Estrela
Lizbon’un şık semtlerinden Estrela’da yer alan bu bazilika, ihtişamlı barok mimarisi ve kubbesinin zarif detaylarıyla dikkat çeken bir ibadethane. 18. yüzyılda Kraliçe Maria I tarafından yaptırılan Basilica da Estrela, hem içeriden hem dışarıdan göz alıcı. İçeri girdiğinizde tavana yükselen kubbenin ince işlemeleri, renkli mermerlerden yapılmış altın detaylarla süslenmiş freskler ve barok heykeller, sizi adeta bir sanat eserinin içine çekiyor.
Bazilikanın kubbesine çıkıp Lizbon manzarasını seyretmek ise ayrı bir keyif. Şehrin farklı yüzlerini ve Lizbon’un tarihi dokusunu bir arada görmek isteyenler için Basilica da Estrela, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir durak.
MAAT: Museum of Art, Architecture and Technology
Lizbon’un modern yüzüyle tanışmak isteyenler için MAAT, tam anlamıyla bir sanat, mimari ve teknoloji merkezi. 2016 yılında açılan ve Belem kıyısında yer alan bu etkileyici yapı, çağdaş mimarinin Lizbon’daki parlayan yıldızlarından. Ünlü İngiliz mimar Amanda Levete’nin tasarladığı müze binası, nehir kıyısında dalga gibi yükselip alçalan kıvrımlarıyla adeta bir sanat eseri. İçinde sergilenen çağdaş sanat eserleri, inovatif teknolojik projeler ve mimari yeniliklerle dolu sergiler, MAAT’te sizi her köşede şaşırtacak.
Lizbon’da 2 Gün Planı
Lizbon’da sadece iki gün geçirecekseniz, şehri keşfetmek için müthiş bir tempoyla dolu bir plan yapmanız gerekiyor! İşte dolu dolu bir Lizbon 2 günlük gezi rehberi:
Birinci güne Praça do Comércio’da başlayın; bu devasa meydanda Atlantik’in tadını çıkarıp sarı binaların arasında Lizbon’un kalbine hoş bir giriş yapın. Oradan, tarih kokan Alfama’ya doğru yürüyün ve Lizbon’un en eski mahallesinin dar sokaklarında kaybolarak Lizbon Katedrali’ne ulaşın. Gotik ihtişamıyla büyüleyen bu katedralin ardından ünlü 28 Numaralı Tramvay’a binin ve Lizbon’un yokuşlu yollarında nostaljik bir yolculuk yapın. Günün finalini Belem bölgesine ayırarak burada Jeronimos Manastırı’nın ve Belem Kulesi’nin etkileyici manzarasında tarihe dalın. Belem Pastanesi’ne uğrayarak o meşhur tatlı Pastel de Nata’nın tadını çıkararak bu dolu dolu günü tatlı bir kapanışla tamamlayın.
İkinci gününüze Bairro Alto ve Chiado semtlerinin renkli sokaklarını keşfederek başlayın. Yüksek manzaralı bir deneyim arıyorsanız Elevador de Santa Justa’ya çıkıp Lizbon’un panoramik manzarasını seyredin. Oradan Rossio Meydanı’na geçin ve kalabalığın arasına karışarak Lizbon’un yerel atmosferini yaşayın. Öğle yemeğinizi LX Factory’de yaparak biraz da modern Lizbon havası soluyun; bu eski fabrika kompleksi şimdi sanat galerileri, kafeler ve butikleriyle dolu harika bir mekan. Eğer vaktiniz varsa, 25 Nisan Köprüsü’nü geçip Cristo Rei Heykeli’ne de bir ziyaret yapabilirsiniz. Heykelin tepesine çıktığınızda tüm şehri kapsayan manzara size unutulmaz bir veda sunacak.
Lizbon ile Türkiye arasında Türk Hava Yolları ile İstanbul Havalimanı’ndan haftanın her günü yapılan ve 4 saat 20 dakika süren uçuşlarla Lizbon Havalimanı’nda olmanız mümkün. Ayrıca Ankara, İzmir, Antalya gibi şehirlerden de farklı hava yolları ile aktarmalı olarak seyahat edebilirsiniz. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan da keyifli bir yolculuk yaparak Lizbon’a ulaşabilirsiniz. Lizbon kent merkezinden 8 km uzaklıkta olan havalimanından merkeze rahatlıkla gidebilirsiniz.
Lizbon, Avrupa’nın gösterişli şehirlerinden uzakta tarihin, kültürün, mimari ve alçak gönüllüğün şehri. Orta Çağ mimarisinin en iyi korunduğu şehirlerden bir olan Lizbon, Arnavut kaldırımlı dar sokakları, nostaljik pastaneleri, görsel bir şölen gibi yükselen katedralleriyle ziyaret edilmeyi çoktan hak ediyor.