DC, bir diğer yönüyle de müzeler kenti olarak bilinir. Siz sanatsever gezginlerimiz için önceki yazımda ana hatlarıyla anlattığım, sakin şehrin; biraz da sanatla harmanlanmış sokaklarını tanıyalım.
1-SİNEMA DEYİNCE..
DC’de ‘winter’ ve ‘spring’ olmak üzere, iki ana film katalogu yayımlanır. Gösterimlerin büyük bir kısmı ücretsiz olup, sadece zaman ayırıp takip etmeniz yeterlidir. Amerikan sinemasından ziyade, dünya sinemasını da tanıma şansı bulacağınız nadir kentlerden biridir. (hatta geçen yılın büyük bir bölümünü Ermenistan, Gürcistan ve Brezilya sinemasına ayıran kent, 2015 Eylül-Ekim aylarını da Çağan Irmak’a ayırmış bulunmakta…) Gösterimler, çeşitli yerlerde gerçekleşir. ‘National Art Gallery West Building’, ‘Goethe Institut’, ‘Freer Art Gallery’, ünlü AMC sinemaları bunlardan birkaçıdır. Büyük bölümüne ücretsiz katılabileceğiniz bu etkinliklerin sonunda, şaşırtıcı sürprizlerle, yönetmen şöyleşilerine denk gelebilir; güzel insanlar tanıyabilirsiniz. (etkinliklere katılımın yaş oranı yüksek olsa da…) AMC de bir vizyon filmine gidip, numarasız koltuklarda yayıla yayıla bir film izleyin derim.
2-ADAMS MORGAN
Kültür sanat bir yana dursun, biraz canlı müzik biraz gece dinamizmi diyenlere önerilir. Boydan boya ışıklı sokak, girişinde bir Marilyn Monroe grafitisiyle karşılar sizi. Durup, her köşesini fotoğraflamak istersiniz. Işığın ve rengin karmaşası, güzel bir görüntü sunar. Kahve tercih edenlere güzel cafeleriyle, müzik severlere jazz barlarıyla kucak açar. En ünlü mekanlarından biri olan Madam’s Organ şiddetle tavsiye edilir.
3-MÜZİKSİZ OLMAZ DİYENLERE
Kennedy Center’da her perşembe olan orkestralar, hele ki Botanik’teki jazz ve folk konserleri kaçmaz. Botanik’te akustik de ambiyans da çok farklıdır. Tüm bunların yani sıra, metro istasyonlarındaki ve köşebaşlarındaki saksafoncular şehri sevme nedenlerinin en başında yer alır.
4-EASTERN MARKET
Öğrenci ve genç nüfusun ağırlıkta olduğu mekanlardan biridir. Duvarlarındaki eşsiz grafitilerle ve cafelerin sıralandığı ana caddesiyle göze çarpar. DC’de görebileceğiniz tek pazar da bu bölgede yer alır. Amerika’da da pazar mı kurulurmuş diyenler, bir gidip görün derim. Belli yönleriyle insana Karaköy’ü çağrıştırır.
5-‘BOOKSTORES’
Fikrimce en kapsamlı olanı, Eastern Market’ta bulunan ‘Capitol Hill Bookstore’dur. Üç katlı bu kitapçı, daha çok sahaf havasında, ikinci el kitapları rahatlıkla bulabileceğiniz, sessiz sakin, Kadıköy sahaflarını çağrıştıran bir hava içindedir. Kitapseverler için, saatlerini hatta tüm bilincini yitirebileceği mekanlardan biridir. Dupont Circle çevresinde de, yirmi dört saat açık, hem kahve içip vakit geçirebilceğiniz hem de kitaplarla haşır neşir olabilceğiniz mekanlar mevcuttur. Fakat ‘Capitol Hill Bookstore’ diğerlerine göre daha ucuzca va salaştır.
6-MÜZELER
DC, dediğim gibi bir diğer yönüyle müzeler kenti… Kartpostal müzesinden tutun uzay müzesine kadar her türlü müzeye ev sahipliği yapar. National Art Gallery en büyük olanıdır. Söylenenlere göre, bir tabloya üç saniye baksan bile aylarca gezmekle ancak bitecek büyüklükte bu müze, pek çok ünlü esere ev sahipliği yapar. Ünlü “The Little Dancer”ın orijinali de bu müzede yer alır. Tarih severler için Natural History Museum’ın insanlık tarihi bölümü oldukça ilgi çekicidir. Ayrıca Arşiv Binası’nın ,şehirdeki en güzel mimariye sahip olmasının yanısıra, içi de mutlaka gezilip görülmesi gereken yerler arasındadır. Modern sanata daha yakın olanlar içinse National Potraits Gallery önerilir.
7-ALEXANDRIA
DC yakınlarında bir sahil kasabasıdır. Ulaşım çok rahat bir şekilde metroyla sağlanır. Tatil beldesi izlenimi veren bu kasaba, oldukça küçüktür; neredeyse bir ana caddeden ve iskeleden oluşur. Metro istasyonundan iskeleye giden ‘shuttle’lar ücretsiz ve keyiflidir. Güneşli bir haftasonunuzu bu bölgeye ayırabilirsiniz. Özellikle Christmas döneminde hareketli ve eğlencelidir. Nehrin üzerinde jet skili noel babalar ve geyikler görme tecrübesine başka bir yerde erişemezsiniz.