Avrupa Birliği’nin yönetim merkezi, Belçika‘nın başkenti Brüksel, Batı Avrupa’nın en çok yabancı ziyaretçi ağırlayan şehirlerinden. Çok önemli bir tarihi mirasın üzerinde yer alan şehir dünyaca ünlü uluslararası kurum ve kuruluşlarının yönetim merkezlerine ev sahipliği yapması nedeniyle bürokrasi kenti olarak da anılıyor.
Her yıl yüzbinlerce yabancı ziyaretçinin seyahat ettiği Brüksel’in atmosferini hissetmek için kentte yapılacak onlarca aktivite var. Brüksel’in tadını çıkarmak isteyenlere öneriler için sizi aşağıdaki maddelere alalım.
Brüksel uçak bileti seçeneklerine göz atın.
Brüksel Atmosferini Hissettiren Şeyler
1. Şehrin Art Nouveau Mirası’na hayret edin
Brüksel, büyük ölçüde 19. yüzyılın başında inşa edilmiş olan güzel Art Nouveau binalarına sahip. Şehir merkezinin ve çevresindeki bölgelerin mimarisini içeren broşürler Brüksel Turist Ofisi’nin web sitesinde ya da basılı olarak ofisin kendisinde bulunuyor. Kenti ziyaret edenler için günlük yürüyüş turları düzenleniyor. Bu yürüyüş ünlü dönen, kıvrımlı balkonlar, ayrıntılı kapılar, saçaklar ve güneşi yakalayan mozaik panellere sahip muhteşem binaları fark etmenizi sağlıyor.
Şehirde yeteri kadar vaktiniz yoksa onu Brüksel’de bulunan çok sayıda Art Nouveau binası tasarlayan eski mimarın evi olan Victor Horta Müzesi’nde harcayın. Victor Horta’da kapı tokmağından banyo mobilyalarına kadar her şey bir zamanlar orada yaşayan ünlü mimarın hayatına gerçekten kayda değer bir bakış getirecek şekilde güzelce korunmuş.
2. René Magritte’in gerçeküstü dünyasını keşfedin
Gerçeküstü tabloları ve sanat eserleri ile tanınmasına rağmen, René Magritte Belçika kırsalında nispeten normal bir yaşam sürdü. Sürrealist sanatçı René Magritte’in yetişkinliğini geçirdiği evi ziyaret etmek istiyorsanız, 74 numaralı tramvayı yakalayıp kendinizi Jette banliyösünde bulabilirsiniz.
Evini gezdikten sonra, Brüksel’in merkezindeki Mont des Arts’taki Musée René Magritte’de sanatçını oldukça garip dünyasında biraz zaman geçirebilirsiniz. Dört katlı olan bina sanatçının hayatından kesitler sunuyor, kendi bowling şapkaları, pipoları, tuhaf figürleri ve resimlerini dolduran rüya gibi bulutlara kadar uzanan birçok nesne bulunuyor.
Daha sonra Magritte’den ilham alan maceranıza, arkadaşlarıyla satranç oynadığı atmosferdeki Le Greenwich’te bir içki içmek için ayak izlerini takip ederek devam edebilirsiniz.
3. A la Mort Subite’de bira İçin
Magritte’nin en sevdiği birayı tatmak ve diğer Belçika biralarını denemek için Brüksel’deki birkaç bira fabrikasını gezebilirsiniz. Şehirde, çoğu Grand-Place’de bulabileceğiniz harika bira mahzenleri için seçenekler bol.
Ancak, bir bar muhteşem Art Nouveau tarzını kendi adını taşıyan birasıyla birleştiriyor: A la Mort Subite (ani ölüm). Jacques Brel’in burada vakit geçirdiği günlerden beridir ünlü olan mekân keşfedilmeye değer.
4. Bois de la Cambre’de yeşil vahanın tadını çıkarın
Brüksel’in yayılmakta olan şehir manzarası sizi tamamen sanayi ve binaların kapsadığını düşündürse de Brüksel aslında Avrupa’nın en yeşil şehirlerinden birisi. Şehir, aynı zamanda, büyük Forêt de Soignes’in kuzey kenarında yer alıyor. Bu da doğanın içine dalmak için şehir dışına çıkmanıza gerek kalmayacağınız anlamına geliyor.
Şehirden uzaklaşmak istiyorsanız 71 veya 81 numaralı otobüsle Flagey’e gidebilirsiniz ve oradan da Abbaye de la Cambre’ye kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Yol boyunca, Art Nouveau binalarının sıralandığı caddelerde ve sıçrayan fıskiyeleriyle birlikte Etangs d’Ixelles göletlerini geçeceksiniz.
5. Trendy Sainte-Catherine bölgesini keşfedin
Eski Borsa’nın hemen karşısındaki Sainte-Catherine bölgesi, kentin en iyi yeni restoran ve mağazaları bulunan popüler ve modern bir destinasyon. Ayrıca, gezmeye meraklıysanız, açık olması durumunda, görülmeye değer bir Flaman barok kilisesi olan Notre-Dame-aux-Riches-Claires ziyaret etmeyi unutmayın.
Batıda, rue Antoine Dansaert, en üst düzey tasarım itibarıyla moda dükkânlarıyla dolu. Asimetrik, sıklıkla el işi kadın kıyafetleri için Annemie Verbeke’ye adım atın ya da şehirdeki en moda stillerden bazıları için Martin Margiela’ya gidin.
Ayrıca, bir zamanlar dünya çapındaki gemilerin tuzlu ringaları, kereste, tahıl kömürü ve ipeksi tuzlarını topladığı Brüksel’in ana limanı olan Vieux Marché aux Poissons’u (eski balık pazarı) kaçırmak istemeyeceksiniz. 1922’den beri müşterilerine ıstakozlar, yengeçler ve meyveler servis eden köklü François dahil olmak üzere sahil boyunca kayda değer balık lokantaları mevcut.
Bonus: Çikolata yiyin
Belçika, dünya çapında zengin çikolataları ile tanınıyor. Choco-Story müzesinde şehrin çikolata geçmişi hakkında her şeyi öğrenebilirsiniz. Bu eşsiz galeri size çikolata hakkında bilmeniz gereken her şeyi anlatıyor, çikolata yapımı sanatının ince gösterilerini sunuyor ve elbette çikolatadan yapılmış olağanüstü heykel ve nesneler sergileniyor.
NOT: Belçika vizesi hakkında detaylı bilgilere de Turna.com üzerinden ulaşabilirsiniz.