Dünyanın dört bir yanında insanlık tarihine tanık olunan antik kentler ve tarihi bölgeler, her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Özellikle Güneydoğu Avrupa, Anadolu ve Orta Doğu coğrafyası birbirinden güzel kaya mezarı ve tapınaklara ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en güzel kaya mezarı ve tapınakları tarihe ilgi duyan birçok kişi için yeni seyahat rotaları anlamına geliyor. Listeye göz atmadan seyahat rotanıza karar vermeyin.
Dünyanın En Güzel Kaya Mezarı ve Tapınakları
1. Tombs of the Kings
Kralların Mezarları, MÖ 4. yüzyıla dayanan tarihleriyle Kıbrıs’ın güneybatısındaki Baf’ta yer alıyor. Mezarlar tek parça büyük bir kayada oyularak dor sütunlarıyla da dekore edilmiş. İsmi Kralların Mezarları olmasına rağmen burada her hangi soylu bir kralın gömülü olduğuna dair bir kanıt yok ancak onun yerine aristokratların ve yüksek mevkilerdeki insanların ebedi huzur yeri olduğu kesin olarak biliniyor.
2. Likya Mezarları
Likya günümüz Türkiye’sindeki Antalya ve Muğla’ya denk gelen bölgedeki bir çok antik uygarlığın şehirlerinin bulunduğu yer. Likya Mezarları özenle hazırlanmış cenaze yataklarının direk kayanın yüzüne oyularak falezlere yerleştirildiği çok özel bir bölgeye sahip. Sıklıkla görülebilen bir benzerlik de mezarların kaplamaları ile klasik Likya evlerinin ahşapları. Varlıklı Likyalıların mezarları çok özenle ve dikkatle çalışılmış rölyef ve oymalarla süslü. Bazı mezarların dış kısmında ise yaşadığı dönemin önemli olayları rölyeflerle gösteriliyor.
3. Mada’in Saleh
Mada’in Saleh, Petra’dan sonra Nebati krallığının güneyindeki en geniş yerleşim bölgesi ve başkenti. Muhteşem çöl manzarası ile dikkat çekiyor. Hegra olarak bilinen yer, kum taşlarının birbirinden farklı boy ve genişliklerini görebileceğiniz yer Suudi Arabistan’da. Hegra MS 1. yüzyılda bir vaha ve yerleşim bölgesi olan bir alana kuruldu. Bu devasa kabristanı yapmak için kum taşları kullanıldı ve günümüze toplamda 4 kabristan ayakta kalmayı başarabildi.
4. Mogao Mağaraları
Mogao Mağaraları, Dunhuang’ın güneydoğusunda yer alan ve 492 tapınaktan oluşan bir yer. Bu yerin en büyük özelliklerinden biri de İpek Yolu üzerinde bulunuyor olması. Mağaralarda 1,000 yıllık muhteşem Budist sanatının örneklerini görebilirsiniz. Budist mağara türbelerinin yapımına MS 366’da başlandı ve dönemin tüm sanat eserleri buralarda saklandı. Longmen Mağaraları ve Yungang Mağaraları ile birlikte Mogao Mağaraları Çin’in en ünlü antik taş tapınakları arasında yer alıyor.
5. Longmen Mağaraları
Longmen Mağaraları çok yoğun olarak Çin’in doğu merkezi olan Xiangshan ve Longmenshan dağları boyunca görülebiliyor. Kuzeyden güneye bir kilometre boyunca her yer mağara. 2100’den fazla oyuk, 100 binden fazla heykel, 40 Budist tapınağı Pagodalar ve 3600’den fazla tablet mağaralarda bulunuyor. Mağaraların yapımına MS 493 yılında başlandı. Longmen bölgesi halka açık ve içerilerine girilemiyor olsa da sanat eserleri dışarıdan görülebiliyor.
6. Yungang Mağaraları
Yungang Mağaraları, Çin’in Shanxi bölgesinde yer alan antik Budist tapınaklarıdır. Çoğu MS 460 ila 525 yılları arasında Kuzey Wei hanedanlığı zamanında yapıldı. 5. ve 6. yüzyıla ait inanılmaz Çin taş oyma sanatının örnekleri olarak nam yapan tapınaklar toplamda 252 mağara ve 51 binden fazla Buddha heykellerine de ev sahipliği yapıyor.
7. Göreme Kiliseleri
2000 yıl önce yaşanan bir volkan patlaması sonucu lavın etkisiyle oluşan yumuşak taş yapıları Kapadokya’da görmeniz şart. Taş yumuşak olduğu için rüzgar ve yağmurun etkisiyle erozyona uğrayarak tepelerinde küçük bir taştan şapka bıraktılar ve çok etkileyici ve masalsı bir görüntüye sahip oldular. Göreme halkı çok geçmeden bu kayaların kolaylıkla oyulabildiğini ve eve, kiliseye ve manastırlara dönüştürülebildiğini fark ettiler. Hristiyan ibadethaneleri haline gelen bu bölgede Bizans’tan kalma çok değerli ve çok güzel freskler yer alıyor.
8. Lalibela Kiliseleri
Lalibela Etiyopya’nın Aksum’dan sonraki en kutsal şehri ve tüm ülkenin hac merkezi. Ülkenin uzak bir köşesinde yer alan bu küçük şehir monolitik kiliseleri ile taş oyma mimarisi tarihinde çok önemli bir yere sahip. Şu an görebileceğiniz kiliseler 12 ve 13. yüzyıllara ait ve çok iyi durumda sayılmazlar. Buradaki 11 kiliseler arasında en yenisi olan St. George en bilineni.
9. Ajanta Mağaraları
Ajanta Mağaraları, Hindistan’ın Maharashtra bölgesinde yer alan ve MS 2. yüzyıla ait taş oyma anıtları olarak kabul ediliyor. MS 480 yılında terk edilen mağaralar sonraki 1300 yıl boyunca orman tarafından yutularak gizlendi, ta ki 1819’da İngilizler tarafından keşfedilene kadar.
10. Ellora Mağaraları
Ellora Mağaraları, Hindistan’ın Aurangabad şehrinin 30km uzağında yer alıyor. Ellore Hint taş oyma mimarisinin güzel bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. 34 tane Budist, Hindu, ve Caynist tapınak ve manastırları 5 ila 10. Yüzyıl arasında inşa edildi. Budist tapınakları burada bulunan en eski ve en büyük yapılar olmasının yanı sıra iki katlı olarak içerisinde salonu, yatak odaları, mutfak ve diğer odalara sahip olma özelliklerine de sahip. Ellora’nın tartışmasız en önemli eseri olan Kailasa Tapınağının tasarımı Kailash dağını andırması için özel olarak yapıldı. Tek bir taştan oyulan tapınak Atina’daki Parthenon’un iki katı bir yer kaplıyor.
11. Kraliçeler Vadisi
Kraliçeler Vadisi, Antik Mısır döneminde Firavunların eşlerini gömdükleri yer olarak biliniyor. Vadi Nil Nehrinin hemen batısındaki Krallar vadisinin yanında yer alıyor. Konum olarak çorak olmasına rağmen buranın seçilmesindeki ana neden nispeten izole oluşu ve antik Mısır kentlerine olan yakınlığı. Kabristanda 70’den fazla taş mezar bulunuyor ve hepsi de çok şık bir şekilde dekore edilmiş.
12. Krallar Vadisi
MÖ 16 ila 11. yüzyıllar arasında bir kabristan olarak kullanılan Krallar Vadisi, Mısırın en varlıklı ve özel kralları adına yapıldı. Vadide 63 lahit ve mezar bulunuyor. Küçük bir mezardan dev bir lahite kadar tam 120 farklı odanın bulunduğu bölgedeki kraliyet mezarlarının üzerinde Mısır mitolojisinden, inançlarından ve o dönemin cenaze ritüellerinden sahneler tasvir ediliyor. Mezarların hepsi açık ve antika hırsızlarının kurbanı olmuş maalesef. Sadece meşhur Tutankhamun’un mezarı bu hırsızlıklardan kurtulmuş durumda.
13. Abu Simbel
Abu Simbel Mısır’ın güneyinde Nasser gölünün batı kıyısında yer alan iki devasa taş tapınağın bulunduğu bir arkeolojik alan. İkiz tapınaklar 13. yüzyılda Firavun Ramses zamanında kendisinin ve kraliçesi Nefertitinin ölümsüz anısına dağın bir kısmı oyularak yapıldı. Kompleks 1960’da Nasser gölünün oluşumu esnasında tamamıyla farklı bir yere taşındı.Abu Simbel şu anda Mısır’ın en önemli turistik bölgelerinden biri halinde.
14. Petra
Kızıl şehir Petra Nebati krallığının başkenti ve şüphesiz Ürdün’ün en önemli ve en büyük hazinesi. Devasa, eşsiz yapı yüzyıllar önce Wadi Musa Kanyonu içerisine oyularak oluşturuldu ve ipek yolu ile baharat yolunun kesiştiği çok stratejik bir konumda bulunmasıyla Çin, Hindistan, Arabistan, Yunanistan ve Roma’yı adeta birbirine bağladı. Petra’da ki en güzel bina ise Hazine anlamına gelen Al Khazneh. Kum taşından oyulan taş yüzü ve devasa çehresiyle etrafındaki her şey yanında cüce gibi kalıyor.