Düzenli yaşam tarzı, kültür seviyesi ve köklü geçmişi ile kendine hayran bırakan bir ülke olan İngiltere’de, gezilip görülmesi gereken sayısız doğal ve kültürel güzellik bulunuyor. İngiltere seyahatinde liste başı yapılacak yerler arasında tarihi yapılar ve görünümleri ile büyüleyen yerleşim yerleri dikkat çekiyor.

Londra’nın 130 kilometre batısında yer alan Stonehange‘in ismi asılı taşlar anlamına geliyor. Güneş takvimi, mezar alanı ve gözlemevi olarak kullanıldığı düşünülen bu yapının ufoların iniş merkezi olduğu da iddia ediliyor. İngiltere’nin en ünlü antik anıtlarından olan Stonehenge, aynı zamanda dünyada gündoğumu manzarasının en iyi izlendiği yerlerden biri.

1987 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Bath şehri, İngiltere’nin Güneybatı bölgesinde bulunuyor. 2 bin yıl önce Romalılar tarafından bir kaplıca olarak kurulan şehirde Bath Kraliyet Tiyatrosu, Pulteney Köprüsü ve Lansdown Crescent gibi önemli tarihi yapılar da muhteşem mimarileri ile göz dolduruyor.

Dünyada, içerisinde en uzun süre ikamet edilen saray olarak bilinen Windsor Sarayı, görkemli görünümü ile hayranlık uyandıran bir manzara oluşturuyor. 1.William zamanında temelleri atılan saray, yıllar içerisinde garnizon, kale, ikametgah ve hapishane olarak da kullanılmış.

Mobil Uygulama

Lake District Ulusal Parkı, tabloyu andıran büyüleyici görünümü ve nefes kesen doğasıyla İngiltere’nin en etkileyici noktalarından. Bu park aynı zamanda ülkenin en derin gölü Wastwater ve en yüksek dağı olan Scafell Pike’a da ev sahipliği yapıyor. Yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ile doğa severlerin gözdesi olan bölge, su sporları için de oldukça cazip.

Birmingham şehrine 35 kilometre uzaklıkta yer alan ve William Shakespeare’in doğum yeri olmasıyla ünlenen Stratford-upon-Avon kasabasında, her yıl ünlü isim için doğum günü etkinlikleri düzenleniyor. Bu kapsamda Kraliyet Shakespeare Tiyatrosunda, Shakespeare oyunları da sahneleniyor.

Nottingham, İngiltere’nin kuzeyinde yer alan iki tepeli bir şehir. Zamanında Robin Hood’un mesken edindiği Nottingham, yemyeşil parkları ve eğlence hayatının renkliliği ile biliniyor. Öyle ki adım başı bar, gece kulübü ve restoranla karşılaşırsınız. Nüfusunun önemli bir bölümünü Hintli, Pakistanlı göçmenler ve öğrencilerden oluşuyor.

Lancaster Road’daki gökkuşağı gibi boyanmış rengarenk Chepstow Villaları şehre gelenlerin en sevdiği yerler arasında. Antika pazarı Portobello Road Market, Trellick Kulesi, Graffik Galerisi, Markalar Müzesi (Museum of Brands), Cute Mews evleri gibi şehirde keşfetmekten keyif alacağınız pek çok yer var.

Norwich, İngiltere’nin güneydoğusunda yer alan, az bilinen şehirlerinden biri. ‘East Anglia’ bölgesindeki Wensum Nehri kenarına kurulmuş olan Norwich, Sanayi Devrimi öncesi Londra’dan sonra İngiltere’nin önemli bir kentiydi. Burası için tam bir Orta Çağ şehri diyebiliriz. Sokakları, tarihi yerleri, kentin genel dokusunu oluşturan her detayı Orta Çağ’ın izleriyle dolu.

Gezmeyi, keşfetmeyi sevenler içi ise sayısız seçenek var Norwich’de. Norwich Katedrali heybetiyle şehre gelir gelmez dikkatinizi en çok çekecek yapı olacak. Şehir manzaralı Norwich Kalesi ve Müzesi, Sainsbury Görsel Sanatlar Merkezi ve renkli ahşap evleriyle, sevimli bir havası olan Elm Tepesi’de gezi listenizde olması gereken adresler.

Türkiye’den Norwich’e maalesef direkt uçuş yok. Türkiye’den Manchester ya da Londra’ya uçup aktarma yaparak Norwech’e ulaşabilirsiniz. Yine Londra’dan trenle de Norwich’e gitmek diğer bir alternatif.

Cardiff, Büyük Britanya Adası’ndaki, dört devletten biri olan Galler’in başkenti. Galler’in yönetim ve ticari merkezi olan Cardiff Briyanya Adası’nın güney batı kıyılarına kurulmuş. Uzun yıllar kömür ticaretinin, finansın merkezi olarak bilinen Cardiff son yıllarda kabuk değiştirmeye başladı ve yüzünü turizme çevirdi.

Bir liman şehri olarak tanımlayabileceğimiz Cardiff’i keşfetmek isteyenler hiç zorlanmayacak, çünkü düz bir coğrafya ve ulaşım olanakları çok gelişmiş. Nefis bir manzara sunan Cardiff Kalesi, farklı etkinliklere ev sahipliği yapan Wales Milenyum Center, Cardiff Körfezi, her türlü spor dalına ev sahipliği yapan Cardiff International White Water, gibi turistlerin gezerken keyif alacağı pek çok yere sahip.

Cardiff’e ülkemizden direkt uçuş yok. Paris, Londra ve Dublin’e uçup bu şehirlerden aktarmalı olarak Cardiff’e gidebilirsiniz. Cardiff Havalimanı’ndan şehir merkezine düzenli olarak yapılan otobüs seferleri ile 30 dakika ulaşabilirsiniz.

Birmingham, Londra’dan sonra İngiltere’nin en büyük şehri. Sanayi Devrimi’nin başladığı yer olan Birmingham konum olarak İngiltere’nin tam ortasında yer alıyor. Bir zamanlar ticaret ve sanayi alanında büyük adımların atıldığı şehir sadece Sanayi Devrimi’nde değil öncesinde Orta Çağ’da da önemli bir yerleşim yeriymiş.

Birmingham tıpkı Venedik gibi şehrin içinde pek çok kanala sahip. Suyun kenarında dizilmiş kırmızı tuğlalı yapıları, nehirde ilerleyen kayıkları ile sokaklarında dolaşmaktan keyif alabileceğiniz bir şehir. Tekne turu ile önce kanallarda bir gezintiye çıkın. Birmingham Sanat Galerisi, şehrin ana caddesi New Street, Jwellery Quarter, Birmingham Kütüphanesi, Winterbourne House and Garden görülecek yerlerin başında geliyor.

Newcastle, İngiltere’nin kuzeydoğusunda, Tyne Nehri’nin de kuzeyinde yer alıyor. Aslında tam adı Newcastle Upon Tyne ama bu biraz uzun olduğu için kısaca New Castel olarak anılıyor. Orta Çağ’ın sonlarında yün ticareti, sonra kömür madenciliği ile öne çıkan Newcastle ve nihayetinde önemli bir liman şehrine dönüştü.

Newcastle’i gezmesi kolay ve keyifli çünkü şehir küçük. Kırmızı tuğlalı Victorain stilindeki iki katlı evleri çok fotojenik. Northumberrland sahili, Pennine tepeleri, Tyne Nehri, Tyne Köprüsü, Gateshead Millenium Bridge, Grainger Town, Hadrian’s Wall surları, Castel Keep, Central Arcade gibi şehrin en sevilen yerlerini gezilecek yerler listenize ekleyin.

Londra’nın sembollerinden biri olan Big Ben, aslında Westminster Sarayı’ndaki saat kulesinin çanının adı ama zamanla tüm kuleyi bu isimle anmaya başladık. Özellikle gece ışıkları altında muhteşem görünüyor. Fotoğraf çekmek için en iyi nokta Thames Nehri köprüsünden! Eğer vaktiniz varsa yakındaki Westminster Abbey’i de ziyaret edebilirsiniz. Kraliyet düğünlerinin ve taç giyme törenlerinin yapıldığı bu gotik kilise, tarihi atmosferiyle büyüleyici. İçerideki vitraylar ve detaylı taş işçiliği büyüleyici güzellikte.

“Londra’ya tepeden bakmak ister misiniz?” diye sorsak ve cevabınız evetse sizi doğruca London Eye‘a alalım! 135 metre yüksekliğindeki bu dev dönme dolap, şehrin en güzel manzaralarını sunuyor. Özellikle gün batımında muhteşem bir deneyim. Eğer biraz sıra beklemeyi göze alırsanız VIP kapsülleri ile daha özel bir deneyim de yaşayabilirsiniz. Yakınlarda bulunan Jubilee Gardens parkında biraz soluklanıp Thames kıyısında keyifli bir yürüyüş de yapabilirsiniz. Akşam ışıklandırmasıyla bambaşka bir atmosfere bürünüyor.

Kraliçe’nin ya da Kral’ın evi olan Buckingham Sarayı, Londra gezisinin olmazsa olmazlarından. Yaz aylarında belirli alanları ziyaretçilere açık oluyor. Ama asıl olay, sarayın önünde gerçekleşen muhafız değişimi töreni! Saat 11:00 civarında başlıyor, sakın kaçırmayın! Sarayın hemen yakınındaki St. James’s Park’ta bir yürüyüş yaparak kraliyet ailesinin sıkça ziyaret ettiği bu yeşil alanın tadını da çıkarabilirsiniz. Ayrıca sarayın devasa bahçeleri de doğayla iç içe vakit geçirmek için harika bir yer.

Londra Köprüsü‘nün ismini duyunca çoğu insan, ihtişamlı kuleleriyle ünlü Tower Bridge’i hayal ediyor ancak Londra Köprüsü daha sade bir yapıya sahip. Tarih boyunca birkaç kez yeniden inşa edilmiş olan bu köprü, Londra’nın en önemli ulaşım noktalarından biri. İlk versiyonunun Roma dönemine kadar uzandığını biliyor muydunuz? Günümüzde modern bir tasarıma sahip olsa da, üzerinden geçerken Londra’nın tarihi atmosferini hissetmek mümkün. Eğer burada vakit geçiriyorsanız yakınlardaki Borough Market’e de uğramalısınız. Burası hem yerel halkın hem de turistlerin favorisi! 

Sanatsever misiniz? O zaman Londra’nın en popüler sanat galerilerinden biri olan Tate Modern‘i kaçırmamalısınız. Banksy’den Picasso’ya kadar geniş bir koleksiyona sahip. Ayrıca binanın kendisi de eski bir elektrik santralinden dönüştürülmüş ve oldukça etkileyici. Müzenin üst katındaki terastan Thames Nehri’nin harika manzarasını izleyebilirsiniz. Müze içindeki interaktif sergiler, modern sanatın farklı yönlerini keşfetmek için harika bir fırsat sunuyor.

Sanat demişken, Trafalgar Meydanı’ndaki Ulusal Galeri‘den de bahsetmeden olmaz! Leonardo da Vinci, Van Gogh ve Rembrandt gibi ustaların eserlerine ev sahipliği yapan bu müzeyi gezmek tamamen ücretsiz! Müze çıkışında hemen meydanda bulunan ünlü Aslan Heykelleri ile fotoğraf çektirmeyi unutmayın. Ayrıca meydandaki sokak sanatçılarının performansları da oldukça eğlenceli.

The Beatles hayranları buraya! Abbey Road, meşhur albüm kapağıyla ünlenmiş efsanevi bir yer. Yolun ortasına geçip bir iki poz vermezseniz olmaz! (Ama dikkat edin, oradan geçen arabalar senin fotoğraf derdinde olmadığını bilmiyor.) Ayrıca hemen yanındaki Abbey Road Stüdyoları’na da göz atabilirsiniz, belki içeride yeni bir hit şarkı kaydediliyordur! Stüdyo çevresinde Beatles temalı hediyelik eşyalar satan küçük dükkanlar da bulunuyor.

Eğer Londra’nın kalabalığından biraz uzaklaşmak isterseniz, Cornwall bölgesindeki Port Isaac tam size göre. Bu şirin sahil kasabası, dar sokakları, beyaz taş evleri ve huzur veren manzaralarıyla tam bir kartpostal gibi. Burası ünlü İngiliz dizisi “Doc Martin”in çekildiği yer olarak da biliniyor. Denizin hemen yanında taze deniz ürünleri deneyebileceğiniz harika küçük restoranlar var. Bölgedeki yürüyüş rotaları da doğaseverler için harika bir fırsat sunuyor.

Londra’nın en büyük ve en görkemli katedrallerinden biri olan St. Paul Katedrali, dış görünüşüyle olduğu kadar iç mekanıyla da büyüleyici. Kubbesine çıkarsanız Londra’nın panoramik görünümünü izleyebiliyorsunuz. İç kısmındaki ünlü Fısıltı Galerisi’nde sesin yankılanarak farklı bir noktadan duyuluyor, deneyimlemeye değer bir akustik harikası! Katedralin alt katındaki mezarlık bölümünde ise İngiltere tarihinin önemli isimlerinden bazıları yatıyor.

Biraz da kuzeye, Northumberland bölgesine doğru gidelim! Bamburgh Kalesi, hem deniz kenarındaki konumuyla hem de Orta Çağ atmosferiyle nefes kesici bir güzelliğe sahip. Tarih ve manzara bir arada! Kale içinde yer alan müzeyi gezip tarihi savaş zırhlarını görebilirsiniz. Ayrıca kalenin etrafındaki sahilde yürüyüş yaparak doğanın tadını da çıkarabilirsiniz. Eğer tarihe meraklıysanız kalenin geçmişiyle ilgili anlatılan efsaneler de oldukça ilgi çekici.

Siz de, İngiltere uçak bileti kampanyalarını inceleyerek, kendinizi eşsiz ve unutulmaz bir tatil planı içerisinde bulabilirsiniz.

Otel Rezervasyonu

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here