Kazan, Rusya’ya bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti. İdil Nehri havzalarından birine kurulmuş şehir, Rusya’nın büyük şehirleri arasında yer alıyor. Rusya coğrafyasının en köklü geçmişe sahip kentlerinden Kazan, parkları, gölleri ve nehirleri ile de dünya üzerinde eşi benzeri bulunmayan doğal güzelliklere sahip.
Huzurlu, hoş, sıcağı az, soğuğu çok, trafiği hiç olmayan, otoparkı bol, tehlikesiz bir yer Kazan. Ben çok beğendim. Gitmeden önce okuduğumun aksine, İngilizce bilme oranı az. Ülkede Rusya sempatisi çok fazla. Her yerde internet ve navigasyon kusursuz çalışıyor.
Hafta sonları gece bar ve diskolar full çekiyor. Genellikle gençler takılıyorlar. Yemek konusunda zorlanmayacağınız ülkelerden biri. Hiçbir yerde Latin Alfabesi yok. Konsolosluğumuz bulunmakta. Türk Lokantaları var. Üniversitede okuyan bir çok Türk genci bulunuyor.
Tataristan Kazan seyahatim promosyon uçak biletiyle başladı. Bilet tarihi üç ay sonra olunca, inşallah vize kalkar diye başladık beklemeye, ama olmadı. 130 USD karşılığı vize almak zorunda kaldık (yeşil pasaport dahil).
21:30’da kalkan uçak 3 saat 10 dk. Kazan’a indi. Uçaktan inenlerin çoğu Türk’tü. Titiz bir pasaport incelemesinden dolayı epey bekledikten sonra, soğuk bir gece vakti (02:00 gibi) havalimanını terk ettik. Havaalanı merkeze 25 km. Grup gittiğimiz için, bizi otobüz bekliyordu. Bu yüzden şehre ulaşım nasıl oluyor konusunda yardımcı olamıyorum.
Tataristan Kazan Gezilecek Yerler
Sabah 08:00’de sokaklardayım. Sert ve kuru soğuk bir hava. Otel merkezi bir yerde olduğu için; 5 dakikalık bir yürüyüşle ünlü Bauman Caddesi’ne geldik. Sokaklar boş, rahat rahat fotoğraf çekme imkanım oluyor.
Cadde üzerinde kurbağa maskotlu havuz, bronz bir saltanat arabası, kilise ve yerde yönleri gösteren şehir simgesi var.
Cadde üzeri hediyelik eşya satan dükkanlarla dolu. Büyük bir tanesine girmek yeterli. Hepsinde aynı şeyler satılıyor. Çok da kayda değer bir şey yok. Şapka satan dükkanı es geçmeyin, mutlaka girip dolaşın. Kalitesi iyi ama pahalı. Pazar yerinde benzerlerini bulmak mümkün.
1. Tataristan Kazan Kremlin
Otele dönüp biraz ısındıktan ve daha sıkı giyindikten sonra büyük tur başlıyor. İlk önce Kazan Kremlin’e giriyoruz. Giriş kapısının önünde Musa Celil Heykeli’ni görüyoruz.
II. Dünya Savaşı’nda şehit düşmüş, bir halk kahramanı. Heykelin önünden Hop On – Hop Off otobüsleri turistleri beklemekte. 1,5 saatlik tur, 25 TL. Kremlin’e giriş ücretsiz. İçeriye girince, sanki farklı bir yere gelmiş gibi hissediyorum.
Bakımlı, temiz, düzenli bir yer. İçeride; Müze Binası, Kazan’ın simgelerinden yakın zamanda yapılmış “Kul Şerif Camii” biraz ileride Meryem Ana Müjde Kilisesi ve bence en enteresanı Süyüm Bike (Sevim Sultan) minaresi. Başlıyoruz dolaşmaya.
2. Süyümbike
Minarenin enteresanlığı Kremlin’in içinden bakıldığında sağa doğru eğilmiş olması. Tıpkı Pizza Kulesi gibi. Gece ışıklandırılmış hali de çok güzel.
Süyüm Bike prensestir. Sefa Geray’ın hanımıdır. Sefa Geray ölünce, oğlu tahta çıkamayacak kadar küçük olduğundan, halkın isteğiyle tahta çıkmıştır (1549). İvan Gazanıy (Korkunç Ivan) Kazan’ı alınca kendisiyle evlenmek istemiş. O da, 7 gün içinde bir minare inşa ederse, onun teklifini kabul edeceğini belirtmiş. 7 katlı minare, 7 günde inşa edilince, eğri olduğu görülmüş. Süyüm Bike Sultan minareyi ziyarete gittiğinde, üstten atlayarak intihar etmiş. 1552 yılında kazan şehrinin düşmesinden sonra, ayakta kalan tek yapıymış.
3. Tataristan Müze Binası
Müze binasının mimarisi özel bir yapı değil. Okul binalarına benziyor. 3 katlı. Katlarda müze bölümleri var ve her bölüme girmek için ayrı ücret ödemek gerekiyor.
İlk kat dinazor kemikleri ve antik bulguların olduğu bir bölüm. Yanında Rus Dönemi’nden kalmış eski ev aletleri, makinalar ve el yapımı işler varmış. Bu ikisini es geçiyoruz. Hem zaman daraldı (saat 16:00’da hava kararıyor. Hem de aklım, yukarıdaki Rus Çarlık döneminde kadın ve erkeklerin giydiği giysi, takı, aksesuar ve tablo bölümünde. Bilet alıyoruz (300 Ruble = 15 TL) ve içeri giriyoruz.
Camekanların içindeki bayan kıyafetleri, çok alımlı ve süslü. Fotoğraf almak yasak. Neredeyse arkamızda dolaşan görevlilerden dolayı sadece tek kare çekebiliyorum. Bir sürü müze dolaştım ama böylesi ilkti. Çok beğendim. Tavsiye ederim.
4. Kul Şerif Camii – Qolşärif Mosque
1552’de Rus Çarı Korkunç İvan, Kazan’ı alınca, burada bulunan camiyi yaktırarak şimdiki camiye ismini veren Kul Şerif ve öğrencilerini şehit eder. 1996 yılında yeni ve göz kamaştırıcı mimarisiyle tekrar inşa edilir ve Kul Şerif Camii ismi verilir.
Kul Şerif Camii’nin inşaatını Türk firması üstlenir ve tamamen yardım parasıyla bitirilir. Caminin içersinde yardım edenlerin isimleri Rusça olarak yazılıyor. Ortada, kubbeden sarkan avize görülmeye değer ve Tataristan’da sıkça gördüğümüz lale motifleri ile süslü. Caminin içine mutlaka girilmeli. Sürekli Kuran-ı Kerim okunuyor.
5. Meryem Ana Kilisesi
Meryem Ana Müjde Kilisesi, her kiliseden çok farklı değil. Vaktiniz varsa gezebilirsiniz. Kilisenin arkasına geçildiğinde, İdil Nehri ve Kazan’ın başka bir simgesi olan Kazan Heykeli’ni panaromik olarak izleyebilirsiniz.
6. Tataristan Bolgar
Bolgar şehrine ulaşım otobüs ve nehir yoluyla sağlanıyor. Kasım ayının başında nehir donmaya yakın olduğundan tekneler çalışmıyor. Otobüsle 2.5 saat süren nehir ve sonbaharın etkileyici güzelliği ile süslenmiş bir yolda ilerliyoruz. Kahve molası verdiğimiz bir benzinlikte bir sürü farklı balığın kurutularak satıldığını görüyoruz. Pahalı değil. Meraklıları bunu değerlendirmeli.
Bolgar’a varıyoruz. 8000 kişinin yaşadığı köyden biraz büyük bir yerleşim merkezi var. Sit alanı olarak çevrilmiş bölgede kalan evlerin boşaltılma işlemleri var. Kazılara başlanmamış. Köylüler sık sık topraktan antik testiler, takılar, el aletleri çıkarıp müzeye teslim ediyorlarmış.
Girişte müze binası bulunuyor. Müze binası kot farkından dolayı aşağıya doğru yapılmış. Asansörle en alt kata inerek gezmeye başlıyorsunuz. Her müzede gördüğümüz şeyleden çok farklı şeyler yok.
Değerli olanlar Hermitaj Müzesi’nde sergileniyormuş. Rehberimiz anlatıyor. Müslümanlığı ilk 922 yılında Tatarlar kabul etmişler. Müze yeni açılmış ve güzel düzenlemiş. Her yerde olduğu gibi İngilizce bir açıklama yok. Her şey Rusça. 1 saat kadar müzeyi dolaşıyoruz ve dışarıya çıkıyoruz. Karşımızda tüm ihtişamıyla İdil Nehri duruyor. Küçük küçük adacıklar var nehirde. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel manzaralar listemde ilk ona giriyor. Büyüleniyorum.
Biraz ileride kilise, cami ve kule var. Camiye giriyoruz. Dünya’nın en büyük Kuran-ı Kerim’i burada bulunuyor (1.5 m x 1.0 m).
Caminin altında İtalyanların yaptığı mozaik bir tablo var. Müslümanlığın kabulunü anlatıyor. Bu bölge şimdiki Bulgarların göçtüğü yerlermiş. Kilisenin içinde Soylu bir ailenin, Aile Mezarlığı bulunuyor. Kale kalıntıları var ama beni pek sarmıyor. İdil Nehri’ni biraz daha seyrediyorum, müthiş.
7. Mercan Camii
Bugün Kazan’ı dolaşıyorum. Tarihi, modern, sanayi, iş bölgesi ve kırsal olarak beşe ayrılmış durumda. Hedef tarihi ve modern bölge. İlk Mercan Camii’ne gidiyoruz. İsmini tarihçi, eğitimci ve din bilgini Şahabettin Mercani’den alıyor. Caminin yapısı ahşap. Girip dolaşıyoruz.
Eskiden caminin yanından akıp giden ve İdil Nehri’ne kavuşan küçük bir akarsu varmış. Sirk kurulması için yatağı değiştirilmiş. Bu akarsuyun özelliği 9 ay İdil Nehri’ne doğru, 3 ay ters yönde akmasıymış. Nehrin yatağı değişince, bu tabiat harikası olay ortadan kalkmış.
Biraz ileride Tatar Köyü bulunuyor. Burada Tatar Yemekleri’ni yerken yöresel müzikleri dinleyebilirsiniz.
Sokaklarda dolaşmaya devam ediyoruz. Taksi kullanmaya gerek yok. Soğuk havada yürümek de zevkli oluyor. Tavsiyesini aldığımız bir Özbek Restauranta giriyoruz. Börek ve etlerini deniyoruz. Löplöpçüler Semih’in detaylı yazısını okuyup, tavsiyelerini sipariş veriyoruz. Her yemekte kuzu eti var ve harika.
Sokaklarda Latin Alfabesi hiç yok. Hatta hiç bir yerde yok. Sürekli Rusça. Çok lüks araçlar var. Caddeler geniş. Trafik hiç sıkışmıyor. Trafik kurallarına uyuluyor. Araç kiralanabilir. Otopark problemi hiç yok.
Kremlin’in altındaki nehir kenarında yürüyoruz. Kış olduğu için işletmelerin bazısı tamamen, bazısı ise gündüz kapalı. Yürüyüş ve bisiklet yolları var. Nehir manzaralı, çok lüks evler ve villalar var. Zevkli insanlar. Bir cafeye oturuyoruz. Menüde her çeşit kahve ve geniş yemek seçeneği var. Sıcacık ısınıyoruz.
Türkiye’deki nargile furyası Kazan’da da başlamış. Vaktiniz olursa ve içiyorsanız tavsiye ederim. Fiyatlar (600 Ruble = 30 TL).
Pazar günleri kurulan bit pazarı var. Rus Ülkelerinde hep güzel gelmiştir bit pazarları ve sanat sokakları. Çok hoşuma geliyor (Hoşuma gidiyor demiyorum. İranlı arkadaşlarım gülüyorlar. Hoşa gelir, gitmez diyorlar). Biraz erken gitmek gerekli. Komunizm Dönemi’nden kalma bir sürü şey var. Arkadaşlarım 2000 Ruble’ye gramafon alıyorlar. Gerçek madalya ve rozetler, kitaplar, pul, ufak tefek daha bir sürü şey burada var.
Bit pazarından hal binasına gidiyoruz. Hol olarak düzenlemiş, hal binasının ilk kısmı et bölümü, yanında sebze meyve, onun yanında balık, bir bölümünde bal ve doğadan toplanmış otlar var. Son bölümde elde örülmüş bere, şal ve atkılar var. Yünleri çok güzel ama kıllı bir şeyler. Bana göre değil yani. Burayı ben beğendim, güzel zaman geçirdim. İlk kez Türkçe konuşan Tatarları gördüm ve onlardan bal aldım.
Hal binasının arkasında konfeksiyon pazarı var. Burada uygun fiyata bayan ve erkek şapkaları almak mümkün. Tavşan derisi ve orada yaşayan kunduz türü bir hayvanın kürkünden.
En ucuz Kazan uçak bileti için turna.com sayfasını ziyaret edin. Gelişmiş arama teknolojisi, güvenli ödeme, komisyonsuz alışveriş, kesintisiz iade garantisi ve daha fazla turna.com sayfalarında.