Kütahya gezilecek yerler içinde bulunan, şehrin simgesi haline gelmiş önemli bir tarihi yeri ziyaret ediyoruz bugün. Rotamızda Kütahya Kalesi var. Tarih boyunca farklı medeniyetlere kucak açmış bu şehir. Kütahya tarihinin en görkemli şahidi Kütahya Kalesi.
Bir Bizans eseri olan kale halk arasında Hisar olarak anılıyor. Bu önemli tarih mirası Kütahyalı seyyah yazar Evliya Çelebi’nin eserinde Türkiye’nin 3. büyük kalesi olarak geçiyor. Tarihle doğanın muhteşem bütünleşmesine tanık olacağınız kale harika bir panoramik Kütahya manzarası vadediyor. Gündüz ve gece ayrı görülmeli üstelik. Gecenin karanlığında şehrin ışıkları adeta bir gerdanlığı andırıyor.
Kütahya Kalesi Hakkında Bilgi
Bu kale Bizanslılardan günümüze miras kalan, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış oldukça önemli bir eser. Kütahya’ya yolunuz düşerse bu tarih mirasını görmeden sakın şehirden ayrılmayın. Kütahya Kalesi tarihi, efsanesi gibi detayların hepsini yazımda bulabilirsiniz.
Kalede ne yapılır derseniz panoramik manzarayı izlemek dışında burada bulunan Döner Gazino adındaki restoranda bir şeyler yiyip içebilirsiniz. 45 dakikada tam tur atan restoranda siz oturuyorsunuz manzara sürekli değişiyor.
Kütahya Kalesi Nerede?
Maruf Mahallesinde yer alan kalenin kent merkezine uzaklığı yaklaşık 3 km. Otobüs ile gitmek isterseniz 3 veya 9 nolu otobüs ile Ulu Camii yakınındaki duraktan Sultan Bağları Mahallesi’ni geçtikten sonra Ok Meydanı yol ayrımında inin. Çamlık yoldan 10 dk yürüyerek kaleye ulaşabilirsiniz.
Kütahya Kalesi yol tarifi için buraya tıklayın.
Kütahya Kalesi Tarihi
Kale M.S. 8. yüzyılda inşa edilmiş bir Bizans eseri. Bizanslılardan sonra Selçuklu, Germiyanoğlu ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından da kullanılan kale yapılan ilave ve onarımlarla günümüze kadar ulaşmış.
Kale yukarı, iç ve aşağı kale olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Yukarı Kale veya Eski Kale, Bizanslılar zamanından kalma iken Yeni Kale, Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmış. 72 burcuyla Türkiye’nin 3. büyük kalesi olma özelliği taşıyor.
Kütahya Kalesi Efsanesi
Ülkemizde tarihi bir yer olur da efsanesi olmaz mı? Bu kalenin efsanesi de şöyle; bir zamanlar Kütahya’da olağan üstü, dev gibi iri ve güçlü yapılı adamlar yaşıyormuş. Bu adamların ömürleri de çok uzunmuş. Susadığında eğilip 3 kilometre uzaklıktaki Felent çayından su içerlermiş.
Bir gün liderleri yan yana dizilmelerini emretmiş. Sıranın bir ucu Yoncalı’ya diğer ucu Nemrut Kayası’na ulaşmış. Liderleri Nemrut Kayası’ndan parçalar kestirmiş ve oda büyüklüğünde kaya parçaları elden ele taşınmış ve Gulam Köyü diye bir köyün yanında şimdiki Hisar Tepe’ye taşınmışlar.
Şimdiki Enne Köyü’nün adının bu olaydan kaynaklandığı söyleniyor. Daha önceleri “Elele” olan köyün adı zamanla Enne’ye dönüşmüş. Kalenin yapımı uzun sürmüş. Görkemli bir kale yükselmeye başlamış. Bu esnada bin yaşında olan başkanın bir oğlu 300 yaşındayken birden ölmüş. O güne kadar ölümle ilk kez karşılaşan başkan yaptığı kaleye bakarak şu sözleri söylemiş; “Üç yüz yaşında oğlum öldü hamı traş. Bu diyarda ölüm olduğunu bileydim, koymazdım taş üstüne taş”.
Kalenin ilk inşasının ne amaçla yapıldığı tam olarak bilinmiyor ancak Bizans imparatorları şehre hakim yüksek ve sarp bir tepe üzerine şato yaptırmışlar. Burçlarla tahkim ederek şatoyu iki kat sur içerisine almışlar.
Yukarı Kale’nin taş kapıdaki yazıtından, Germiyanoğlu Süleyman Şah tarafından 1377-1378 yıllarında yaptırıldığı anlaşılıyor.
Bu müthiş tarihi kenti ziyaret etmek için tek yapmanız gereken Kütahya uçak bileti almak. Ayrıca Kütahya ile ilgili yazdığım diğer yazılarımı da mutlaka okuyun.