Akdeniz’in kıyısında, sıcacık güneşi ve masmavi deniziyle sizi kucaklayan Mersin, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine! Tarihi zenginlikleri, lezzet dolu mutfağı ve doğanın cömertçe sunduğu güzelliklerle dolu bu şehir, macera severler ve huzur arayanlar için bir cennet. Mersin gezilecek yerler listesi öylesine dolu ki, her köşesinde sizi büyüleyecek bir sürpriz gizli. Antik kalıntılar, büyüleyici kanyonlar, pırıl pırıl plajlar… Mersin, keşfetme arzusuyla yanıp tutuşacağınız, bambaşka bir Akdeniz deneyimi sunuyor! Hazırsanız, rotanızı Mersin’e çevirin ve bu benzersiz şehri adım adım keşfetmeye başlayın!
Mersin Gezilecek Yerler Haritası
Mersin’de Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Mersin, Akdeniz’in sıcak esintisiyle dolup taşan, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle büyüleyen şahsına münhasır bir şehir! Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan Mersin, geniş bir coğrafyaya yayılmış ve her biri kendine özgü güzellikleri barındıran 13 ilçeye sahip. Silifke’nin tarihle harmanlanmış sokaklarından Tarsus’un antik dokusuna kadar, Mersin’in her köşesinde geçmişin izleriyle modern yaşam iç içe geçmiş. Üstelik şehir sadece tarihiyle değil, leziz mutfağı, sıcak insanları ve masmavi kıyılarıyla da Akdeniz’in en cazip destinasyonlarından biri. Burada her adımınızda hem geçmişin hem de doğanın büyüsüne kapılacaksınız!
Mersin gezilecek yerler denilince aklınıza yalnızca tarihi kalıntılar ya da antik şehirler gelmesin. Toros Dağları’nın eteklerinden kıyı şeridindeki nefes kesen plajlara kadar uzanan bu şehirde, doğanın tüm cömertliğine şahit olacaksınız. Kızkalesi’nden Cennet-Cehennem obruklarına, Tarsus Şelalesi’nden Ayaş Antik Kenti’ne kadar her köşede keşfedilecek bir şey var. Üstelik Mersin’in kilometrelerce uzanan sahil şeridi, denizle buluşmak isteyenler için kusursuz bir kaçış noktası sunuyor. Mersin, tüm ziyaretçilerini büyülemeye hazır!
Mersin’in güzelliklerini keşfetmek için tek yapmanız gereken turna.com’da Mersin uçak bileti almak.
Mersin Gezilecek Yerler
- Mersin Marina
- Mersin Arkeoloji Müzesi
- Atatürk Parkı
- Mersin Deniz Müzesi
- Atatürk Evi Müzesi
- Soli Pompeiopolis Antik Kenti
- Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi
- Kızkalesi
- Cennet-Cehennem Obrukları
- Kanlıdivane Antik Kenti
- Limonlu Çayı
- Adamkayalar
- Elaiussa Sebaste Antik Kenti
- Silifke Kalesi
- Uzuncaburç Antik Kenti
- Yapraklı Koyu
- Narlıkuyu
- Taşucu Plajı
- Susanoğlu Plajı
- Astım Mağarası
- Mamure Kalesi
- Anemurium Antik Kenti
- Aynalıgöl Mağarası (Gilindire Mağarası)
- Yerköprü Şelalesi
- Tarsus Şelalesi
- Kleopatra Kapısı
- Ashab-ı Kehf Mağarası
- St. Paul Kuyusu
- Nusret Mayın Gemisi Müzesi
- Gözne Yaylası
- Çamlıyayla (Namrun Yaylası)
Mersin Marina
Mersin’e hoşgeldiniz! ☀️ Rehberiniz olarak size harika bir rota oluşturdum. Öncelikle şehir merkezinde birkaç yere götüreceğim sizi. Sonra da Mersin çevresine açılacağız. Şelaleler, mağaralar, antik kentler, eşsiz koylar bizi bekliyor. Hazırsanız ilk durağımız Mersin Marina.
Şehrin modern yüzünü keşfetmek isteyenler için mükemmel bir başlangıç noktası olan marina, sadece yatlarla dolu değil, aynı zamanda keyifli yürüyüşler yapabileceğiniz, harika restoranlarda lezzetli yemekler tadabileceğiniz ve alışveriş yapabileceğiniz cıvıl cıvıl bir alan. Burada yer alan kafelerde kahvenizi yudumlayarak yatları izlemek başlı başına bir keyif. Mersin Marina, hem şık hem de eğlenceli atmosferiyle Mersin’de gezilecek yerler listenizde mutlaka olmalı.
Mersin Arkeoloji Müzesi
Mersin Arkeoloji Müzesi, tarihe meraklı olanlar için adeta bir zaman makinesi! Bu müze, Mersin’in binlerce yıllık geçmişine doğru sürükleyici bir yolculuğa çıkmanızı sağlıyor. Hititler’den Roma’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış bu toprakların gizemli hikayeleri, müzenin her köşesinde sizi bekliyor.
2017 yılında açılan bu modern müze, devasa sergi salonlarıyla etkileyici bir deneyim sunuyor. Merak etmeyin, sadece klasik bir müze turu değil, interaktif ekranlar ve görsel sunumlar sayesinde tarihin tozlu sayfalarını eğlenceli bir şekilde aralayacaksınız.
Atatürk Parkı
Mersin’de gezilecek yerler merkezinde yer alan Atatürk Parkı, şehrin içinde şehirden kaçış noktası. 1960 yılında kurulan bu park, rengarenk çiçekleri ve göletleriyle oldukça keyifli. Eğer bir kuş severseniz, parkın sakinleri olan güvercinleri beslemeyi ihmal etmeyin. Özellikle akşam saatlerinde park, Mersinli ailelerin ve gençlerin buluşma noktası haline geliyor. Sıcak yaz akşamlarında ağaçların altında serinlemek için birebir!
Mersin Deniz Müzesi
Mersin Deniz Müzesi, Akdeniz’in engin maviliklerini ve denizciliğin zengin tarihini keşfetmek isteyenler için muhteşem bir adres. 2012 yılında kapılarını açan bu müze, denizle iç içe olan Mersin’in kültürel kimliğini yansıtan pek çok esere ev sahipliği yapıyor. Müze içerisinde yer alan sergiler, tarih boyunca Mersin limanında kullanılan tekne ve gemileri, denizcilik ekipmanlarını ve deniz canlılarının ilginç örneklerini içeriyor. Ayrıca çocuklar için düzenlenen interaktif etkinlikler, aileler için burayı vazgeçilmez kılıyor.
Atatürk Evi Müzesi
Mustafa Kemal Atatürk’ün Mersin’i ziyaret ettiği yıllarda konakladığı bu ev, 1912 yılından kalma özgün yapısıyla sizi geçmişe götürüyor. Müze, sadece Atatürk’ün yaşamına dair önemli anılara değil, aynı zamanda o dönemin sosyal yaşamına dair birçok detaya da ev sahipliği yapıyor. Mutlaka uğramanızı öneririm.
Soli Pompeiopolis Antik Kenti
Soli Pompeiopolis Antik Kenti, Mersin’in büyüleyici tarihine kapı açan bir hazine! M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan köklü geçmişiyle, antik dünyanın izlerini sürmek isteyenler için adeta bir açık hava müzesi niteliğinde. Antik tiyatrosu, agora kalıntıları ve görkemli sütunlarıyla geçmişin ne kadar canlı olduğunu gözler önüne seriyor.
Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi
Aziz Antuan Latin Katolik Kilisesi, 1882 yılında inşa edilmiş. Gotik mimarisiyle göz kamaştırıyor. İçeri girdiğinizde, yüksek tavanlar ve renkli vitray pencereler sizi karşılıyor. Aziz Antuan Kilisesi, tarihi ve ruhsal bir yolculuğun kapılarını aralarken, aynı zamanda Mersin’in çok kültürlülüğünü de keşfetmenizi sağlıyor.
Kızkalesi
Merkezi bitirdiysek Mersin çevresinde gezilecek yerler için yola koyulabiliriz, atlayın arabaya. 😊 Kızkalesi, Mersin’in en göz alıcı plajlarından biri. Denizin tam ortasında yer alan tarihi kale, hem görkemli görüntüsüyle hem de masalsı atmosferiyle göz dolduruyor. Kızkalesi ayrıca keyifli bir tatil bölgesi de sunuyor. Butik oteller, pansiyonlar, cafe ve restoranlar, keyifli bir sahil ile Mersin tatilcilerinin de gözdesi.
Kızkalesi’nin efsanesi ise dilden dile dolaşır. Vaktiyle, bir kral, çok sevdiği tek kızının geleceğiyle ilgili bir falcıya danışır. Falcı, prensesin yılan tarafından sokularak öleceğini söyler. Kral, bu korkunç kehaneti duyar duymaz, kızını korumak için denizin ortasında bir kale yaptırır; böylece, onun güvenliğini sağladığını düşünür.
Ancak günlerden bir gün, kralın kızı için sevdiği bir sepet üzüm gönderilir. Ama bu sepetin içinde, görünmez bir tehlike gizlidir: bir yılan. Prenses, üzümün tadına bakmak için sepete uzandığında, yılan aniden ortaya çıkar ve onu sokar. Bu hüzünlü öykü, Kızkalesi’ni ziyaret ettiğinizde kalenin mistik atmosferine derin bir anlam katacak.
Cennet-Cehennem Obrukları
Cennet-Cehennem Obrukları, Mersin’de sizi bekleyen doğa harikaları. Silifke’nin 25 km doğusunda yer alan bu muazzam çöküntüler, yer altı sularının kireç tabakalarını eritmeleri sonucunda oluşmuş. İki obruk, derinlikleri ve mistik hikayeleriyle ziyaretçilerini büyülüyor.
Cennet Obruğu, elips biçiminde ve 70 metre derinliğiyle etkileyici bir görüntü sunuyor. İçindeki küçük kilise ve 450 basamakla inilen mağara, keşfetmek isteyenler için harika bir nokta! Cehennem Obruğu ise daha da derin, tam 128 metre! Kenarları içbükey olan bu çukur, bir yer altı labirenti gibi.
Mitolojide de yer bulan bu alan, Tanrı Zeus’un Titanlar’a karşı zafer kazandığı savaşın ardından, intikam peşindeki Typhon’un geçici olarak hapsolduğu yer olarak anlatılır. Doğanın ve tarihin kesiştiği bu muhteşem noktalar, her adımda yeni bir gizem barındırıyor. Cennet-Cehennem Obrukları, sadece bir doğa gezisi değil, aynı zamanda efsanelerle dolu bir yolculuk!
Kanlıdivane Antik Kenti
Kanlıdivane Antik Kenti, Mersin’in 50 km batısında, Erdemli’nin Ayaş Beldesi yakınlarında yer alan tarihi bir hazine! Yemişkumu Mahallesi’nden kuzeye sapan 3 km’lik yolla ulaşabileceğiniz bu mistik yer, çevresindeki devasa obruk ile göz alıyor. 12.000 m² alana yayılan bu obruk, 142 metre uzunluğunda ve 50 metre derinliğinde, adeta doğanın bir sanat eseri!
Helenistik Dönem’den Geç Antik Dönem’e kadar (M.Ö. 2 – M.S. 7. yüzyıllar) kesintisiz bir yerleşim yeri olarak varlığını sürdürmüş. Poligonal örgülü sur duvarları, burada bir kale yerleşimi olduğunun kanıtı. Ayrıca, bitki temizliği sonrasında ortaya çıkan zeytin işleme atölyeleri ve çok sayıda sarnıç, buranın ticari ve tarımsal önemini vurguluyor. Kanlıdivane, tarih meraklıları için büyüleyici bir keşif rotası sunarken, gizemli bağlantılarıyla da hayal gücünüzü ateşliyor!
Limonlu Çayı
Erdemli’nin Limonlu Mahallesi’nde yer alan bu çay, temiz suyu ve doğal güzellikleriyle doğa severleri kendine hayran bırakıyor. Hem serinletici hem de huzur verici atmosferiyle, burası şehirden kaçmak için birebir! Mersin’de gezilecek doğal yerler arasında öne çıkan bu nokta piknik yapmak için mükemmel bir ortama sahip.
Çayın etrafındaki restoranlarda taze balık ve yöresel lezzetler tadabilir, masanızda doğal güzelliklerin manzarası eşliğinde keyif yapabilirsiniz. Ayrıca, çayın akışı boyunca bulunan gizli köy evleri ve gizemli patikalar, macera arayanlar için keşfedilmeyi bekliyor. Limonlu Çayı, Mersin’in doğasıyla bütünleşmiş, sakinliğin ve keyfin tadını çıkarabileceğiniz bir kaçış noktası!
Adamkayalar
Adamkayalar, tam bir tarih hazinesi! Erdemli ilçesinin Toroslar eteklerinde yer alan bu muhteşem alan, 2. yüzyıla tarihlenen devasa insan figürleriyle dolu. Kayalara işlenmiş bu heykeller, antik dönemin izlerini taşıyor ve adeta geçmişten günümüze bir köprü kuruyor. Bu antik alan, kayalara işlenmiş 19 figür ile dolu ve her biri farklı bir hikaye anlatıyor! 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu dönemine tarihlenen bu kabartmalar, Olba Antik Devleti’nin kralları ve kraliçelerini anmak amacıyla yapılmış.
Burada, 11 erkek, 4 kadın, 2 çocuk, bir dağ keçisi ve bir kartal figürü yer alıyor. Her bir sahne, asker vedası, ayin ve ölü ziyafeti gibi olayları betimleyerek dönemin yaşam tarzına ışık tutuyor. Öne çıkan bir figürde ise, sol elindeki testiden bir sıvıyı kâseye dökme sahnesi, antik ölü defin geleneklerine dair önemli ipuçları sunuyor. Bu etkileyici kalıntıları mutlaka ziyaret edin.
Elaiussa Sebaste Antik Kenti
Gördüğünüz gibi Mersin’de neye elinizi atsanız, nereye ayak bassanız tarih fışkırıyor. İşte bir antik kent daha! Silifke’nin 15 km batısında yer alan Elaiussa Sebaste Antik Kenti, M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren yaşamış bir medeniyetin izlerini taşıyor. Deniz kenarındaki konumu sayesinde, hem ticaret hem de kültürel etkileşim açısından önemli bir merkez olmuş. Antik tiyatro, tapınaklar ve sarnıçlar, Elaiussa Sebaste’nin tarihine dair pek çok hikaye barındırıyor.
Silifke Kalesi
Silifke şehir merkezinin hemen üzerinde, 300 metre yükseklikteki bir kayalık üzerinde inşa edilmiş bu kale, hem muhteşem bir manzara hem de etkileyici bir geçmiş sunuyor. İlk olarak Roma döneminde inşa edildiği düşünülen kalenin, daha sonra Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de önemli bir rol oynadığı biliniyor.
Zirveye ulaştığınızda, Silifke’nin eşsiz dağ manzarası ve Akdeniz’in büyüleyici maviliği sizi bekliyor. İçerideki kalıntılar arasında dolanırken, tarih boyunca savunma amaçlı nasıl kullanıldığını hayal etmek sizi geçmişe götürecek.
Uzuncaburç Antik Kenti
Silifke ilçesine bağlı bu büyüleyici antik kent, hem muhteşem manzaraları hem de tarihi kalıntılarıyla göz kamaştırıyor. M.S. 1. yüzyılda kurulduğu bilinen Uzuncaburç, Roma döneminin önemli yerleşimlerinden biri olarak biliniyor ve burada yer alan Zeus Tapınağı, bu bölgenin dini yaşamına ışık tutuyor.
Yapraklı Koy
Mersin sıcağında antik kentlerde kavrulduk, biraz da koylara, plajlara gidelim serinleyelim diyenleri böyle alalım. ‘Oh be dünya varmış’ dedirtecek nefis yerler var şimdi sırada. Bu doğal cennet, masmavi denizi ve yemyeşil doğasıyla sizi kendine hayran bırakacak.
Yapraklı Koy’a girişte bir ücret ödemiyorsunuz. Plajda, VIP fileli şezlong hizmeti sayesinde güneşin tadını sonuna kadar çıkarabilirsiniz. Ayrıca, deniz sonrası dinlenmek için özenle tasarlanmış piknik masaları sizi bekliyor; arkadaşlarınızla birlikte hoş sohbetler eşliğinde keyifli anlar geçirebilirsiniz. Duş, tuvalet, soyunma kabini gibi olanaklar ve yeme içme için de bir tesis bulunuyor. Mersin’de gezilecek koylar listenize Yapraklı Koy’u mutlaka dahil edin.
Narlıkuyu
Mersin’in en gözde köylerinden biri olan Narlıkuyu, hem doğal güzellikleri hem de tarihi zenginlikleriyle sizi bekliyor! Silifke’nin hemen yanı başında yer alan bu şirin belde, deniz ve güneşin tadını çıkarabileceğiniz muhteşem plajlara sahip. Narlıkuyu Plajı’nın turkuaz suları sizi çağırıyor. 💙 Ayrıca, buranın en ilgi çekici noktalarından biri de antik döneme ait kalıntılarıyla ünlü olan Narlıkuyu Kalesi. Kaleden muhteşem manzaralar eşliğinde fotoğraflar çekmeyi unutmayın!
Taşucu İncekum Plajı
Taşucu Mersin’in bir ilçesi ve harika plajlara ev sahipliği yapıyor. Bunlardan birisi de İncekum Plajı. Adıyla müsemma incecik kumları ve masmavi sularıyla adeta bir tatil rüyası sunan bu plaj, yaz sıcağında serinlemek için ideal bir durak. Hem yerel halkın hem de deniz tutkunu tatilcilerin favori adreslerinden biri. Sığ denizi sayesinde her yaştan insanın rahatlıkla denize girebileceği bir ortam sunuyor. Deniz seviyesi, yüzme bilmeyenler için bile oldukça güvenli, bu da plaj keyfinizi sınırsız bir zevke dönüştürüyor.
İncekum Plajı’nda giriş ücretsiz, ancak şezlong ve şemsiye gibi hizmetler ücretli olarak sunuluyor. Plajın sakin atmosferi, temizliği ve doğal güzelliği öylesine etkileyici ki buraya gelen herkes memnuniyetle ayrılıyor. Tatil rotanıza mutlaka eklemeniz gereken bu plaj, Mersin’de denizin ve güneşin tadını doyasıya çıkarabileceğiniz bir cennet!
Susanoğlu Plajı
Susanoğlu Plajı, Mersin’de gezilecek sahiller arasında gerçek bir yıldız! Silifke ilçesine bağlı bu plaj, geniş kum sahili ve berrak deniziyle hem yerli hem de yabancı turistlerin vazgeçilmez durağı. Deniz suyu oldukça sığ ve dalgasız olduğundan, özellikle aileler ve çocuklar için harika bir tercih. Kumsalın ince yapısı ve denizin tertemiz görüntüsü sizi bir kez denize girdiğinizde tekrar tekrar suya davet ediyor.
Plajın etrafında kafe ve restoran seçenekleri de bolca mevcut, yani deniz sonrası keyifli bir yemek için çok uzağa gitmenize gerek yok! Ücretsiz giriş imkanıyla Susanoğlu, Mersin’de yazın tadını çıkarabileceğiniz en eğlenceli sahillerden biri.
Astım Mağarası
Cennet-Cehennem obruklarına oldukça yakın bir konumda bulunan bu mağara Mersin gezilecek yerler listenize almanız gereken bir yer. İçerisine adım attığınız anda sizi sarmalayan serin hava ve sarkıtların büyülü atmosferiyle bambaşka bir dünyaya geçiş yapıyorsunuz. Astım hastalarına iyi geldiği için bu ismi almış ama mağaranın havası o kadar temiz ve ferah ki, astımınız olmasa bile nefesiniz açılıyor! Merdivenlerle inilen derinlikleri ve farklı şekillerde oluşmuş sarkıt-dikitleriyle tam bir görsel şölen sunan Astım Mağarası, macera sevenleri ve doğa tutkunlarını kendine hayran bırakacak.
Mamure Kalesi
Mamure Kalesi, Mersin’in Anamur ilçesinde, Akdeniz’in masmavi sularına bakan büyüleyici bir kale! 23 kuleyle süslü bu devasa yapı, tarihi dokusuyla insanı adeta geçmişe ışınlıyor. Bir yanda surların ardındaki muhteşem deniz manzarası, diğer yanda kalenin içinde dolaşırken hissedeceğiniz tarihin esintisi… Tam anlamıyla bir zaman yolculuğu! Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar… Hepsi bu kalenin surlarına izlerini bırakmış.
Anemurium Antik Kenti
Anadolu’nun güneyindeki en uç noktada, Akdeniz’in serin sularına bakan Anamur Burnu’nun doğu yamaçlarında yer alan Anemurium Antik Kenti, tarihi gizemlerle dolu. Kuruluşu hakkında kesin bilgiler olmasa da, yazılı kaynaklar kentin MÖ 4. yüzyıllarda temellerinin atıldığını gösteriyor. Rüzgarlı yer anlamına gelen Anemurium, MS 1. yüzyılda çevresine inşa edilen surlarla koruma altına alınmış ve zamanla bir ticaret merkezi haline gelmiş.
Kent, İngiliz Albay Francis Beaufort’un 19. yüzyılda yaptığı Akdeniz keşifleri sırasında yeniden keşfedilmiş. Ancak Anemurium’u asıl tanıtan, 1960’larda Toronto Üniversitesi’nden Elisabeth Alfoldi Rosenbaum’un yüzey araştırmaları ve ardından Kanada British Columbia Üniversitesi’nden Prof. James Russell’ın kazı ve restorasyon çalışmaları olmuş. Bu çalışmalar 1998’de sona erse de, ortaya çıkarılan yapılar, kentin görkemli geçmişini bugün de gözler önüne seriyor.
Anemurium’da gezip görebileceğiniz yapılar arasında, devasa surlar, üç hamam kompleksi, yarım kalmış bir tiyatro ve 900 kişilik oturma kapasitesiyle göz dolduran odeon (konser salonu) bulunuyor. Romalılar, kentin Kıbrıs’a yakınlığı nedeniyle Anemurium’u önemli bir ara istasyon olarak kullanmış. Zamanla Sasaniler, İsaurialılar ve Araplar’ın egemenliğine giren şehir, 12. yüzyılda Türk hakimiyetiyle tanışmış.
Aynalıgöl Mağarası (Gilindire Mağarası)
İşte Mersin gezilecek yerler listemizdeki en favori duraklarımdan biri. Aydıncık’ın 7,5 kilometre güneydoğusunda, Sancak Burnu ve Kurtini Deresi arasında gizlenen bir doğa harikası: Gilindire Mağarası, ya da bilinen diğer adıyla Aynalıgöl Mağarası. Girişi Akdeniz’in masmavi sularına bakan bu büyüleyici mağaraya hem karadan hem de denizden ulaşılabiliyor. 351 metre uzunluğunda ve yatay gelişmiş bir yapıya sahip olan Gilindire Mağarası, içerisine adım attığınız anda sizi başka bir dünyaya götürüyor.
Mağaranın içi tamamen damlataş oluşumlarıyla kaplı; devasa boyutlara ulaşmış sarkıtlar, dikitler ve sütunlar adeta doğanın sanat galerisi gibi her köşeyi bir odaya ya da salona dönüştürüyor. Ancak asıl büyüleyici manzara mağaranın sonunda sizi bekliyor: Kristal berraklığında devasa bir göl. Bu gölün çevresinde şekillenen sarkıtlar, dikitler, perde damlataşları ve mağara iğneleri eşsiz bir atmosfer yaratıyor. Gölün yüzeyi, mağaranın içerisindeki mistik güzelliği yansıtarak adeta bir ayna gibi parlıyor.
Yerköprü Şelalesi
Yerköprü Şelalesi, Türkiye’nin doğal harikalarından biri olarak 2011 yılında Tabiat Anıtı ilan edilen özel bir doğa parçası. Mut ilçesine yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta yer alan bu etkileyici şelale, 110 milyon yıl önceki Kretase Dönemi’ne dayanan kalker kayalarının hareketleriyle oluşmuş. Kaynağını oldukça dar bir su akıntısından alan şelale, yaklaşık 30 metre yükseklikten aşağı dökülerek, altındaki 200 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğinde ve derinliği 15 metreyi bulan göle hayat veriyor.
Şelalenin çevresindeki doğa, tam anlamıyla büyüleyici. İçerisinde doğal sarkıtların süslediği su tüneli, zengin bir bitki örtüsüyle çevrili ve gezintiye çıkmak isteyen doğa tutkunları için adeta bir cennet. Yerköprü Şelalesi, aynı zamanda köprü işlevi gören bir mağaranın üzerine dökülen suyun, Gezende Barajı’ndan gelen akıntılarla birleşmesiyle oluşuyor. Bu eşsiz birleşme noktası, ziyaretçilere serin bir esinti ve huzur dolu bir doğa manzarası sunuyor. Hem görsel hem de ruhsal bir terapi etkisi yaratan Yerköprü Şelalesi, Mersin gezilecek yerler içinde keşfedilmesi gereken eşsiz bir güzellik.
Tarsus Şelalesi
Tarsus’ta gezilecek yerler arasında yer alan Tarsus Şelalesi, hem tarihi kalıntıları hem de doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Zamanla erozyona uğrayan antik mezarlar, geçmişin izlerini taşıyarak bu muhteşem doğa manzarasına eşlik ediyor. Doğa yürüyüşü yapmak, serin suların sesi eşliğinde dinlenmek ve tarihle iç içe bir gün geçirmek için ideal bir yer!
Tarih kokan bu bölge, Bizans İmparatoru Justinyen döneminde yapılan su kanallarıyla dikkat çekiyor. Antik Roma döneminde nekropol alanı olarak kullanılan bu bölge, zamanla yüksek ve etkileyici bir çağlayan haline dönüşmüş. Yaklaşık 15 metre yükseklikten akan su, özellikle kış ve bahar aylarında karların erimesiyle coşarak doğanın müthiş bir gösterisini sergiliyor.
Kleopatra Kapısı
Tarsus’un tarihine açılan kapılardan biri olan Kleopatra Kapısı, kent merkezinde, Mersin Caddesi üzerinde karşınıza çıkıyor ve geçmişin izlerini taşımaya devam ediyor. Antik Tarsus’un ayakta kalan tek kapısı olan bu yapı, Bizans ve Abbasi dönemlerinin mimari özelliklerini yansıtıyor. Kesme taşlar ve horasan harcı kullanılarak inşa edilmiş olan kapının yüksekliği 8.50 metre, genişliği ise 5.60 metre. İç içe geçmiş iki surdan oluşan kentin savunma sistemi içinde önemli bir yer tutan Kleopatra Kapısı, geçmişte savaş anında kapatılarak güvenliği sağlıyormuş.
Kapının ilginç hikayelerle dolu geçmişi de oldukça dikkat çekici. Julius Caesar’ın suikastından sonra, Romalı General Marcus Antonius’un Kleopatra ile buluşmak üzere Tarsus’a geldiği rivayet ediliyor. Bu buluşma, Tarsus’un bir dönemde dünyanın önemli merkezlerinden biri haline gelmesine vesile olmuş. Ziyaretçilere sunulan bilgiler arasında, Kleopatra ve Marcus Antonius’un aşkının büyüsü ve Tarsus halkının bu tarihi olayla yaşadığı heyecan yer alıyor.
Ashab-ı Kehf Mağarası
Tarsus’un kuzeyindeki Dedeler Köyü’nde yer alan Eshab-ı Kehf Mağarası, hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için kutsal kabul edilen önemli bir ziyaret noktası. Encülüs Dağı’nın eteklerinde bulunan bu mağara, Kur’an-ı Kerim’de anlatılan yedi gencin, zalim bir hükümdardan kaçıp 309 yıl süren bir uykuya daldıkları yer olarak biliniyor. Yemliha, Mekselina ve arkadaşlarının yaşadığı bu mucizevi olay, mağaranın mistik atmosferini daha da güçlendiriyor. Günümüzde mağaraya 15 basamaklı bir merdivenle inilirken, ziyaretçiler hem tarih hem de manevi bir yolculuğa çıkıyor.
Mağaranın hemen üzerinde, 1873 yılında yapılmış bir cami bulunuyor ve burası, yılın her dönemi yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. “Mağara Dostları” anlamına gelen Eshab-ı Kehf, Tarsus’ta gezilecek yerler arasında mutlaka görülmesi gereken bir nokta. Hem tarih hem de inanç turizmi açısından büyük öneme sahip olan bu mağara, Tarsus’un mistik geçmişine tanıklık etmek isteyenler için eşsiz bir deneyim.
St. Paul Kuyusu
Tarsus’un tarihi ve dini mirasının en önemli duraklarından biri olan St. Paul Kuyusu, Hristiyanlığın büyük elçilerinden Aziz Paul’un doğduğu ve yaşadığı yer olarak kabul edilen avluda yer alıyor. 18 metre derinliğindeki bu kuyu, Aziz Paul’un yaşamıyla ilişkilendirilmiş ve çevresindeki kalıntılar uzun yıllardır kutsal bir ziyaret noktası olmuş. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan restorasyon ve çevre düzenlemeleriyle, bölge inanç turizmi açısından oldukça önem kazanmış. Hristiyanlar bu kutsal alanı hac yolculuğu için ziyaret ediyor ve kuyunun suyunun şifalı olduğuna inanılıyor.
Yapılan kazılar sonucunda Aziz Paul’un yaşadığı döneme kadar inen kültür tabakaları ortaya çıkarılmış ve üzeri camla kaplanarak korunmuş. Bu tarihi mekan, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekerken, kutsal suyundan içenler hem tarihi bir deneyim yaşıyor hem de manevi bir huzur buluyor.
Nusret Mayın Gemisi Müzesi
Çanakkale Zaferi’nin simgesi haline gelen Nusret Mayın Gemisi, Tarsus’ta kendi adını taşıyan parkta ziyaretçilerini bekliyor. Savaşın kaderini değiştiren bu tarihi gemi, sadece bir sergi objesi değil, aynı zamanda o dönemin ruhunu yaşatan bir anıt. Parkta Seyit Onbaşı’nın heykeli, Çanakkale Şehitlerine ithafen yapılmış kitabeler ve balmumu heykellerle, ziyaretçilere savaşın atmosferi etkileyici bir şekilde aktarılıyor. 1911 yılında Almanya’da inşa edilen gemi, Osmanlı Donanması’na katılarak 1914’te Çanakkale’ye gönderildi ve burada büyük bir zaferin mimarı oldu.
1955’te görevini tamamladıktan sonra kuru yük gemisi olarak kullanılan Nusret, 1990’da Mersin açıklarında battı. Ancak gönüllülerin çabalarıyla 1999’da su yüzüne çıkarıldı ve Tarsus Belediyesi’nin çalışmalarıyla restore edilerek 2003’te sergilenmeye başladı. Tarsus’ta gezilecek yerler arasında bulunan bu park, Çanakkale ruhunu yaşamak isteyenler için önemli bir durak.
Gözne Yaylası
Mersin’in sıcağından kaçıp doğayla buluşmak isteyenler için ideal bir rota olan Gözne Yaylası, şehir merkezine sadece 27 km uzaklıkta, 1200 metre yükseklikte huzur dolu bir yer. Çam, ardıç ve meşe ağaçlarıyla çevrili bu serin yayla, elma, kiraz ve vişne bahçeleriyle de ünlü. Yaz aylarında nüfusu birkaç kat artıyor zira Mersin ateş gibi yanarken sıcaklarla baş edemeyenler soluğu bu yaylalarda alıyor.
Gözne Yaylası, doğanın içinde huzurlu vakit geçirmek isteyenler için Mersin’de kafa dinlenecek yerler arasında başı çekiyor. Çevredeki kır lokantalarında yöresel lezzetlerin tadını çıkarabilir, geleneksel güreş şenliklerine katılabilir ya da Gözne Kalesi ve çevresinde düzenlenmiş piknik alanlarında doğayla iç içe bir gün geçirebilirsiniz.
Çamlıyayla (Namrun Yaylası)
Mersin’den yaklaşık 90 kilometre uzaklıktaki Çamlıyayla, Külpet Dağı’nın eteğinde, 1430 metre rakımıyla doğaseverler için adeta bir cennet. Geniş bir alana yayılan bu yayla, temiz havası, serin iklimi ve göz alıcı doğasıyla huzur arayanların favori kaçış noktalarından biri. Tarihi Namrun Kalesi’nin gölgesinde konumlanan yayla, aynı zamanda yaban hayatı açısından da oldukça zengin. Bölgede, yaban keçilerinin korunduğu Cehennemderesi ve çevresi, doğa meraklıları için keşfedilmeyi bekleyen alanlardan biri.
Çamlıyayla, sadece doğasıyla değil, trekking rotaları ve sportif aktiviteleriyle de öne çıkıyor. Yaylaya 4 kilometre mesafedeki Sebil Beldesi ve Cehennemderesi Kanyonu, yürüyüşçüler için ideal bir rota sunuyor, ayrıca Cehennemderesi’nde olta balıkçılığı da popüler. Kamp yapmayı planlayanların, çadır ve temel ihtiyaç malzemelerini getirmeyi unutmaması gereken bu doğa harikası, Namrun Kalesi ve Papazın Bahçesi gibi tarihi ve doğal güzellikleriyle keyifli bir kaçamak noktası.