Nevşehir, doğanın bir zanaatkar gibi şekil verdiği, tarihin sırlarını barındıran gizemli bir açık hava müzesi adeta. Konutlar, yeraltı şehirleri, sığınma ve savunma amaçlı yapılar, gizli dini hareketleri barındıran yeraltı manastırları gibi pek çok yapıyı barındıran bölgede tüm bunların oluşturduğu bir de kültürel yaşam var.
Tarihi MÖ 7 binlere dek uzanan Nevşehir, Farsça Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelen Katpatuka (Kapadokya) bölgesinin merkezi. Sırası ile Hititler, Frigler, Asurlular, Persler, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlıların egemen olduğu bu topraklar, MS 3. yüzyıldan itibaren de Hristiyanlık için önemli bir merkez haline gelmiş.
11 ve 12. yüzyıllarda Selçukluların hakimiyetine giren kente Muşkara ismi verilmiş. Nevşehirli Sadrazam Damat İbrahim Paşa zamanında imaret, cami, medrese ve çeşmelerle imar edilen ve 1954’te de il statüsüne kavuşan Nevşehir, Kızılırmak Vadisi’nin güney yamacına kurulu.
Nevşehir Gezilecek Yerler
Erciyes, Melendiz ve Hasandağı gibi eski yanardağların kül ve lavlarının birikmesiyle oluşmuş geniş bir plato üzerinde yer alan Nevşehir, doğuda Kayseri, kuzeydoğuda Yozgat, güney, güneybatı ve batıda ise Niğde ve Aksaray ile çevrili.
Merkez ilçesi ile birlikte, Acıgöl, Avanos, Derinkuyu, Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı ve Ürgüp olmak üzere sekiz ilçesi bulunan Nevşehir’in en turistik bölgeleri Ürgüp, Göreme, Avanos, Uçhisar, Mustafapaşa, Çavuşin ve Ortahisar bölgeleri.
1. Hacıbektaş-ı Veli Türbesi
Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi, Nevşehir-Kırşehir yolu üzerinde Nevşehir’e 45 kilometre uzaklıkta Hacıbektaş ilçe merkezinde (Sulucakarahöyük) bulunuyor. İlçeye adını veren ve bugün İran sınırları içerisinde bulunan Horasan’da on üçüncü yüzyılda dünyaya gelen Hacı Bektaş-ı Veli, ilk eğitimini dönemin ünlü düşünürü Ahmet Yesevi’den alan bir İslam filozofu.
Hacı Bektaş-ı Veli, Türklerin doğudan batıya göçlerini izleyerek Anadolu Selçuklunun siyasi düzeninin bozulduğu bir dönemde Anadolu’ya gelmiş. Şehir şehir, köy köy gezerek, Türk birliğinin sağlanması, Türk gelenek ve göreneklerin İslam inancıyla birleşmesi için çaba harcayarak Sulucakarahöyük’te kurduğu okulda öğrenciler yetiştirmiş.
Külliyede Hacı Bektaş-ı Veli’nin ve Balım Sultan’ın türbelerinin bulunduğu üç avlulu külliyede cami, çamaşırhane, hamam, aş evi, konuk evi ve çeşmeler yer alıyor.
2. Hacıbektaş-ı Veli Müzesi
Hacıbektaş-ı Veli Müzesi, Hacıkbektaş ilçe merkezinde bulunan ve 1988’de hizmete açılan müze. Müzede, Sulucakarahöyük’te gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sonucunda çıkarılmış Eski Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Frig, Roma ve Geç Bizans Dönemleri’ne ait eserlerin yanı sıra yöresel özellikler gösteren etnografik eserler de sergileniyor.
Arkeolojik eserler çoğunlukla pişmiş topraktan amfora, yemek kapları, sunak kapları, küpler, ayrıca, kemikten objeler ve sikkelerden oluşurken etnografya bölümü, 19. ve 20. yüzyılın ilk dönemlerine ait gündelik yaşam içerisinde kullanılan dokuma işlemeli kumaşlardan elbiseler, peşkirler, gümüş takılar, silahlar ve kilimlerden oluşuyor. Müzeyi pazartesi günleri dışında her gün ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.
3. Nevşehir Kalesi
Nevşehir Kalesi, Selçuklu zamanında Bağdat’a giden kervan yolunun korunması amacıyla inşa edilmiş bir yapı. Nevşehir’in eski yerleşim yerinde, sağlam bazalt kütleli bir tepenin üzerinde bulunan kale, Osmanlı döneminde ise Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmış.
Cumhuriyet döneminde restore edilen ve burçlarla desteklenen, ovaya hâkim bir noktada bulunan Nevşehir Kalesi, kesme taş ve moloz taştan yapılmış. Ön ve arkasında iki ayrı giriş kapısı bulunan yapının kuşatmalar sırasında su ihtiyacının karşılanabilmesi için, içinden ovaya kadar inen bir tünel olduğu, bu tünelin sonradan kapandığı rivayet ediliyor.
Üçüncü derece arkeolojik sit alanı ilan edilen Nevşehir Kalesi çevresindeki 11 mahalleyi içine alan kazı çalışmaları sırasında yeraltı şehri bulunmuştu. Hz. İsa’nın göğe yükselişini tasvir eden fresklerin bulunduğu ve Ortodokslar açısından önemli bulgular içeren tarihi kiliseye ulaşılan yer altı şehrinde, yakın tarihte de beşinci ve altıncı yüzyıla tarihlendirilebilen kayadan oyma manastıra rastlandı.
4. Damat İbrahim Paşa Külliyesi
Damat İbrahim Paşa Külliyesi, camii, medrese, imaret, sıbyan mektebi, hamam, kervansaray ve çeşmelerden oluşuyor. 18. yüzyılda Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliye, Nevşehir’i canlı bir kültür alanı haline getirmiş.
Topografyanın elverdiği ölçüde bazen simetrik bir düzen bazen de farklı açılara göre yerleştirilen yapılar içinde en önemlisi, oldukça geniş bir dış avlunun orta kesiminde yer alan Kurşunlu Camii.
Külliye programı açısından klasik Osmanlı külliye programının son uygulamalarından biri olan yapılar topluluğundaki cami, Lale Devri’nin mimari ve motifleriyle süslenerek İstanbul’dan getirtilen malzemelerle yapılmış. Dönemin İstanbul’daki örneklerine yakın bir zarafetle inşa edilen cami kare planlı, büyük boyutlu kubbe ile örtülü.
5. Nevşehir Müzesi
Nevşehir Müzesi, ilk olarak 1966’da Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin bir parçası olan Aş Evi ve Sübyan Mektebi’nin müze olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı’nca restore edilmesiyle 1967’de ziyarete açılmış. 1987’da ise şimdiki Kültür Sitesi bünyesinde bulunan yerine taşınan Nevşehir Müzesi’nin, arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki teşhir salonu bulunuyor.
Arkeolojik eserler, Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağları, Frig, Urartu, Helenistik, Roma ve Bizans’tan oluşmakla birlikte, İran, Mezopotamya ve Kıbrıs kökenli eserleri de müzede görmeniz mümkün. Etnoğrafik seksiyonda ise, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait aydınlatma araçları, yazma eserler, silahlar, yöresel giysiler, el işleri, halı ve kilimler, erkek ve kadın takıları ile mutfak eşyaları yer alıyor.
6. Göreme ve Göreme Açıkhava Müzesi
Göreme, Nevşehir’e 10 kilometre uzaklıkta, Nevşehir, Ürgüp ve Avanos üçgeni arasındaki etrafı vadilerle çevrili bölgede yer alıyor. Geçmişte Korama, Matiana, Maccan ve Avcılar gibi isimlerle anılan Göreme, çevresi muhteşem vadilerle çevrili olan, Kapadokya Bölgesi’nin turizm açısından en hareketli bölgesi.
Kaya oyma evleri, butik otelleri, restoranları ve çarşısıyla her mevsim canlı olan Göreme’yi bu kadar önemli yapan en önemli unsur ise elbette Göreme Açık Hava Müzesi. Göreme Açıkhava Müzesi, Nevşehir merkezine 13 km uzaklıkta ve Göreme Kasabası’nın 2 km doğusunda yer alan bir kaya yerleşim yeri.
MS 4. ile 13. yüzyıllarda yoğun bir manastır hayatının yaşandığı bölgede, hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları bulunuyor. Göreme Açık Hava Müzesi, Hristiyanlık tarihinde manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul ediliyor. Soğanlı, Ihlara ve Açıksaray Vadileri ise aynı eğitim sisteminin daha sonra görüldüğü yerlerden.
Birincisi, doğrudan doğruya kaya yüzeyi düzeltilerek üzerine yapılan boyama; diğeri ise kaya üzerine yapılan secco (tempera) ve fresko tekniğiyle yapılan boyama olmak üzere müze içerisinde bulunan kiliseleri, iki tür teknikle boyanmış.
İncil ve Hz. İsa’nın hayatına dair konuların işlendiği kiliselerin bulunduğu müze alanı içerisinde, Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise olmak üzere çok sayıda kilise ve şapel bulunuyor.
7. Ürgüp ve Üç Güzeller
Ürgüp, Nevşehir merkezinin yirmi kilometre doğusunda yer alıyor. Kapadokya bölgesinin önemli merkezlerinden olan Ürgüp, Bizans’ın Osiana (Assiana), Hagios Prokopios; Selçuklu’nun Başhisar; Osmanlı’nın ise Burgut Kalesi olarak andığı; bugünkü adını da Cumhuriyetin ilk yıllarında alan bir yerleşim.
Ürgüp ve çevresindeki ilk yerleşim, antik adı “Tomissos” olan Damsa Çayı’nın doğusundaki Avla Dağı eteklerine kurulmuş. Paleolitik döneme ait av aletlerinden, Roma dönemine ait kaya mezarlarına dek pek çok buluntunun ortaya çıkarıldığı bölgenin, Bizans zamanında köy, kasaba ve vadilerdeki kaya kilise ve manastırların piskoposluk merkezi olduğu anlaşıldı.
11. yüzyılda Selçukluların önemli kentlerinden Konya’ya ve Niğde’ye açılan bir kale görevi gören Ürgüp’te, bu döneme ait iki yapı olan Altıkapılı ve Temenni Tepesi Türbeleri Ürgüp merkezinde yer alıyor. Kapadokya’ya gelen ziyaretçiler tarafından en çok fotoğrafı çekilen peri bacası oluşumu olan Üç Güzeller, Ürgüp’ün hemen çıkışında Göreme’ye doğru devan eden yolun solunda kalıyor.
Üç tane peribacasının yan yana yükseldiği bir kaya grubu olan Üç Güzeller, arkasına aldığı Erciyes Dağı ve kıpkırmızı kayaları ile, gün batımı sonrası gökyüzü alacakaranlığa geçerken muhteşem bir manzara sunuyor.
Pek çok gezilecek yere sahip olan Ürgüp’te, Pembe Vadi, Kızılçukur Vadisi, Üzengi Vadisi, Pancarlık ve Keşlik Vadileri, Temenni Tepesi, Kadı Kalesi, Taşkın Paşa Cami, Aziz Theodore Kilisesi, Pancarlık Kilisesi, Rum Hamamı, Ala Kilise, Kepez Kilisesi, Balkan Kiliseleri, Ayvasil Kilisesi, Mustafa Paşa, Sarıhan, Fıratkan, Halacdere, Altıkapılı, Soğanlı Ören Yeri, Damsa Çayı ve Ürgüp Müzesi’ni görebilirsiniz.
8. Avanos
Avanos, Nevşehir’in 18 kilometre kuzeyinde yer alan ve antik dönemdeki ismi Venessa olan yerleşimi. Kapadokya’nın Hititler’den bu yana süregelen seramik yapım geleneğinin devam ettiği ilçe, bölgenin çanak çömlek atölyeleriyle ünlü ilçesi. Kızılırmak’ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçılarının ellerinde birer sanat eserine dönüşüyor.
Avanos dağlarından ve Kızılırmak’ın eski yataklarından yumuşak ve yağlı kil toprakların elenip yoğurulmasıyla elde edilen çamur; çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgahlarda şekillendiriliyor. İşlik denilen atölyelerde üretilen ve kurutulan çanaklar saman ve talaşla yakılan fırınlarda özenle pişiriliyor. Daha sonra da satılmak üzere vitrinleri süslüyor. Avanos günümüzde Kapadokya’nın el sanatları ve alışveriş merkezi olarak biliniyor.
9. Uçhisar ve Uçhisar Kalesi
Uçhisar, Kapadokya’nın en yüksek tepesine kurulu olan kalesi, kaya oyma evleri, otel ve restoranları ile Kapadokya’da son yılların en gözde bölgesi. Roma ve Bizans döneminde önemli bir savunma noktası olarak yapılan Uçhisar Kalesi’nin bugünkü çevresinde görülen birçok oyuk, Roma döneminden kalma mezarlardan oluşuyor. Kalenin iç kısımlarında ise birbiri ile bağlantısı olan çok sayıda tünel ve bölümler mevcut.
Kalenin zirvesine ulaşım, dış kesimdeki merdivenler sayesinde yapılabiliyor ancak tepeye çıktığınızda sizi inanılmaz bir manzara bekliyor. Panoramik bir seyir noktası olan Uçhisar Kalesi’nden tüm Kapadokya bölgesini, bölgedeki birçok vadiyi, Hasan ve Erciyes Dağları’nı izlemek mümkün. Uçhisar Kalesi, özellikle gün batımının yaklaştığı saatlerde ziyaretçi akınına uğruyor.
10. Mustafapaşa
Mustafapaşa, Ürgüp’ün beş kilometre güneyinde yer alan ve yirminci yüzyılın başlarına dek Rumların ve Türklerin bir arada yaşadıkları bir kasaba. Mustafapaşa’da yer alan, on dokuzuncu yüzyılın sonları ve yirminci yüzyılın başlarına tarihlenen eski Rum Evleri, zengin taş işçiliği bakımından Kapadokya Bölgesi’nin önemli bir değeri.
Diğer bir özelliği ise, Mustafapaşa’nın batısında yer alan ve morfolojik açıdan Ihlara Vadisi’nin küçük bir benzeri olan Gomede Vadisi’nin burada bulunuyor oluşu. Ihlara Vadisi’nde olduğu gibi kaya oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir dereye sahip olan Mustafapaşa’da çok sayıda önemli kilise ve manastır bulunuyor.
Bu yapılar arasında Aios Vasilios Kilisesi, Sinasos Kilisesi, Alakara Kilisesi, Aios Nicholas Manastırı, Konstantin-Helena Kilisesi, Manastır Vadisi Kiliseleri ve Basil Kilisesi. Ayrıca Osmanlı döneminde inşa edilmiş güzel taş ve ağaç işçiliği gösteren Mehmet Şakir Paşa Medresesi de Mustafapaşa’da bulunuyor.
11. Ortahisar ve Ortahisar Kalesi
Ortahisar, Nevşehir-Ürgüp karayolu üzerinde yer alıyor. Ortahisar Kalesi ise, tarihte hem stratejik konumuyla hem de yerleşim amacıyla kullanılan, Ortahisar’ın en önemli kaya oyma yapısı. Ortahisar Kalesi’nin eteklerinde ise yörenin sivil mimari örnekleri yer alıyor.
Üzümlü Kilise, Sarıca Kilise, Cambazlı Kilise, Tavşanlı Kilise, Balkan Deresi Kilisesi ve Hallaç Dere Manastırı ise, Ortahisar Vadisi’nde bulunan ve görülmesi gereken kilise ve manastırlar. Aynı zamanda Ortahisar Vadisi yamaçlarına oyulan soğuk hava depolarında halen, bölgede yetişen patates, elma ve Akdeniz yöresinden getirilen narenciye ürünleri saklanmaya devam ediyor.
12. Kaymaklı Yeraltı Şehri
Kaymaklı Yeraltı Şehri, Nevşehir’e yirmi kilometre mesafede bulunan Kaymaklı Kasabası’nda yer alıyor. Kapadokya bölgesinde gezilebilen otuz altı yeraltı şehrinin beş bin kişilik kapasitesiyle en büyüklerinden olan Kaymaklı Yeraltı Şehri, 1984’ten bu yana UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’nde yer alıyor.
Sekiz katlı olup günümüzde yalnızca dört katı ziyarete açık bulunan yeraltı şehrinin ilk katı erken döneme tarihleniyor. Kaymaklı’nın dar koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonları, şarap mahzenleri, su depoları, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, kilise, su kuyuları, oluşacak dış tehditlere karşı kapılarda büyük sürgü taşları bulunuyor.
Tüf kayalıkların oyulması ile Hititler Dönemi’nde yapılan, Roma ve Bizans dönemlerinde genişletilerek yeraltı şehrine dönüştürülen Kaymaklı’nın ilk katı diğer yeraltı şehirlerinde de olduğu gibi ahırlara ayrılmış.
13. Derinkuyu Yeraltı Şehri
Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kapadokya’da sayıları iki yüzü aşan yeraltı şehrinin en büyüğü. 85 metre derinliğe sahip olan ve oldukça geniş bir alana yayılan Derinkuyu, Nevşehir-Niğde karayolu üzerinde yer alıyor. Günümüzde sekiz katı temizlenmiş durumda olan ancak şehrin 10 ile 12. kata kadar indiği düşünülüyor. Derinkuyu Yeraltı Şehri, büyük bir topluluğu içinde barındıracak ve ihtiyaçlarını karşılayacak bölümlerden oluşuyor.
Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kapadokya bölgesinde rastlanan yeraltı şehirlerinin tüm özelliklerine sahip olmakla birlikte, kendisiyle oldukça benzerlik gösteren Kaymaklı Yeraltı Şehri‘nden farklı olarak burada bir misyonerler okulu, günah çıkartma yeri, vaftiz havuzu ve ilgi çekici bir kuyu da bulunuyor.
Nevşehir-Niğde karayolu üzerinde, Nevşehir’e yirmi dokuz kilometre uzaklıkta bulunan Derinkuyu’da, yeryüzü ile bağlantısı bulunan havalandırma bacaları, aynı zamanda su kuyusu olarak da kullanılıyor. 1965’da ziyarete açılan Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin halen yüzde onu gezilebiliyor.
14. Özkonak Yeraltı Şehri
Özkonak Yeraltı Şehri, Avanos’a 14 kilometre mesafede yer alıyor. İdiş Dağı’nın kuzey yamaçlarına volkanik granit yapılı tüf tabakalarının oldukça yoğun bulunduğu yerde bulunan Özkonak Yeraltı Şehri’nin geniş alanlara yayılmış galerileri, birbirlerine tünellerle bağlı.
Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehirleri’nden farklı olarak katlar arası haberleşmeyi sağlayacak çok dar ve uzun deliklerin bulunduğu Özkonak’ta, yine diğer yeraltı şehirlerinden farklı olarak sürgü taşından sonra tünel üzerine (düşmana kızgın yağ dökülmesi amacıyla) delikler oyulmuş.
15. Açıksaray Örenyeri ve Mantarkaya
Açıksaray Örenyeri, Nevşehir-Gülşehir yolu üzerinde, Gülşehir’e üç kilometre uzaklıktaki tüf kayalar içerisine oyulmuş bir bölge. Açıksaray, Roma dönemi kaya mezarları ile 9. ve 10. yüzyıllara ait kaya kiliseleri barındıran önemli bir piskoposluk merkezi.
Farklı peri bacası formlarına sahip olan bölgede, rüzgârın yardımıyla aşınan, aşınırken de tam bir mantar şeklini alan bir kaya oluşumu yer alıyor. Mantarkaya adı verilen kaya, aynı zamanda Gülşehir’in de simgesi.
İlk çağlardan kalma çok katlı yeraltı şehirleri ve mağaralarla birlikte Boğalı Kilise, Manastır, Tavla (At Damı), Küçük Saray (Çok Katlı Yerleşim Alanı), Dört Sütunlu Manastır, Beşik Tonozlu Yapı, On iki Sütunlu Kilise ve Merdivenli Mesken, örenyerinde görülmesi gereken yerlerden.
Daha çok trekking için tercih edilen Açıksaray Ören Yeri, Çat Vadisi’ni de içine alan 7 kilometre uzunluğundaki parkuru ile kültür ve spor merkezi konumunda.
Nevşehir’e otobüsle gidecekseniz eğer Nevşehir otobüs bileti için turna.com sayfasınız ziyaret edin. Gelişmiş arama özelliği ile 200’den fazla otobüs firmasını karşılaştırabilir, biletini komisyon ödemeden satın alabilirsin.