Prag, sahip olduğu birbirinden değerli ve muhteşem mimari eserleriyle öne çıkan ve bununla gurur duyan bir şehir. Şehir, eskiden batılı komşularının gölgesinde kalmış saklı bir cevherdi. Fakat sahip olduğu harikaları çok uzun süre saklayamayınca, makul fiyatlar karşılığında büyüleyici deneyimler arayan seyahat severler için adeta bir cennet konumuna yükseldi.
Prag’ın eski şehir meydanı, Stare Mesto olarak adlandırılıyor. Tarihi 10. yüzyıla dek uzanan Stare Mesto Meydanı ise bölgenin en değerli yeri. Günümüzde restoran, kafe, hediyelik eşya dükkânlarının yer aldığı, her tür mimari stilin görülebildiği alan Prag’ın en turistik meydanı.
Prag Eski Şehir Gezilecek Yerler
Meydanda görülmesi gereken yerler ise, Astronomik Saat ve Stare Mesto Belediye Sarayı başta olmak üzere, Meryem Ana Kilisesi, Aziz Nikolaus Katedrali Siyah Madonna’lı Ev, Goltz – Kinsky Sarayı, Clam-Gallas Sarayı, Klementinum ve Yahudi Mahallesi.
Eğer bir gün buraya yolunuz Çek Cumhuriyeti‘nin bu güzel şehrine düşerse, şehrin tepesindeki geniş bir araziye hükmeden Prag Kalesi’ni, her daim hareketli Charles Köprüsü’nü göreceksiniz.
Bugün bile tarihi Prag Kalesi’ni ve Charles Köprüsü’nü de içerisine alan en cazip merkezler, ücretsiz giriş imkânı sunuyor. Pek çok otel odası ise diğer Avrupa şehirlerine oranla maliyetinin çok altında fiyatlar öneriyor.
Prag‘daki Eski Kent Meydanı, güzel mimarisi, tarihi geçmişi ve hareketli atmosferiyle gezginlerin kalabalıklar halinde toplandığı popüler noktalardan birisi. Meydan 12. yüzyılda kurulduğu ve şehrin pazar yeri olarak işlev gördüğü günlerden beri çok fazla değişim geçirmemiş.
Şehri kuş bakışı izleme imkânı sunan Eski Belediye Binası ve ziyaretçilerini 1400’lü yıllara götüren Astronomik Saati de sahip olduğu alan içerisinde barındıran meydan, şehirdeki tarihî canlılığın merkezi olarak kabul ediliyor. Meydana sonradan 1915 yılında dinî reformist Jan Hus tarafından bir anıt ilave edilmiş.
Wenceslas Meydanı ile Charles Köprüsü arasında yer alan bölge yaz aylarında turist kaynıyor. Çeklerin uzun tarihi kendisini birçok farklı mimari tarzlarda gösteriyor: Romanesk, Barok, Rococo, Gotik ve Rönesans tarzları hemen her yerde kusursuz bir biçimde yansıtılıyor.
Tyn Katedralinden göğe uzanan Gotik kuleler St. Nicholas’ın Barok tarzıyla muhteşem bir tezatlık oluştururken eski Belediye Binası Gotik ve Rönesans’ın müthiş bir uyumunu sergiliyor.
Prag tarihi meydana ulaşmak için ise Staromestska metro istasyonunu kullanmak gerekiyor. Prag uçak bileti seçeneklerine göz atın.
1. Tyn Kilisesi
Tyn Kilisesi, Stare Mesto’yu süsleyen, turistlerin en çok ziyaret ettikleri mekânların başında. Gotik kilisenin 80 metrelik kuleleri şehrin neredeyse her yanında görülebiliyor. Bu kuleler gece ışıklandırmalarıyla adeta bir masal şatosunu andırıyor. Tarihi şehir merkezinde yer alan Tyn Kilisesi Prag’ın en bilinen turistik noktalarından biri.
80 metreye ulaşan yüksekliğiyle şehrin hemen her yerinden görünüyor. Prag’daki diğer kiliseler gibi aslı 11. yüzyıla dayanan bir Romanesk kilisesiydi. Sonraki yıllarda ise pek çok düzenlemeden geçmiş. Bu nedenle mimarisinde Gotik, Barok ve Rönesans etkilerini bir arada görebiliyorsunuz.
Burası aslında Tyn avlusunda ticaret yapmaya gelen tüccarlar için yapılmış bir kiliseydi. Günümüzdeki kilise ise 14. yüzyılda inşa edildi ve hatta çatı ve kuleleri daha da sonradan eklendi.
İçerisinde Gotik, Barok ve Rönesans dönemlerine ait birçok eser bulunuyor. Tyn kilisesinin mimarları ise Prag’da ki birçok gotik binaların yaratıcıları Petr Parler ve Arraslı Matthias.
2. Astronomik Saat
Tarihi şehir merkezinin en görülmesi gereken yerlerinden biri de Astronomik Saat. Çok kompleks bir yapıya sahip olan saat Babil saatini, eski bohem saatini, Alman saatini ve gerçek saati göstermesinin yanı sıra gündoğumu ile gün batımını, ay ve güneşin konumlarını da gösteriyor.
1410’da bir saat ustası ve matematik profesörü tarafından yapılan saat 600 yıl boyunca tamir edilip bakımı yapıldı ve günümüzdeki dünyanın en eski üçüncü saati olarak varlığını sürdürüyor. Her saat başı üstteki iki pencerede görünen havarilerin figürleri ise 1865 yılında eklendi.
Her saat başı çanlar çalıyor ve havarilerin yürüyüşü başlıyor. Herkesin en azından bir kere görmesi gereken ve turistlerin de çok hoşuna giden bir olay. Daha eğlenceli bir gösteri için öğlen ya da gece yarısını bekleyin.
3. Powder Tower
Powder Tower (Prašná brána), eski şehrin bulunduğu bölgeye geçişi sağlayan giriş kapılarından biri, 11. yüzyılda inşa edilmiş. Bu isimle adlandırılması, kulenin 17. yüzyıl boyunca barut deposu olarak kullanılmasına dayanıyor. Öncesinde ise Bohemya krallarının taç giyme törenlerinin başlangıç noktası olarak hizmet görmüş.
Taç giyme törenlerinin gerçekleştirileceği kraliyet rotası kulede başlar, Stare Mesto boyunca devam eder, Charles Köprüsü’nü geçer, Prag Kalesi içerisine girer ve kralların tacını giydiği Aziz Vitus Katedrali’nde son bulurmuş.
4. Eski-Yeni Sinagog
Eski-Yeni Sinagog (Staronová synagoga), Avrupa’nın hala işlevini sürdüren en eski sinagogu olma özelliğine sahip. Prag’ın eski Yahudi mahallesi olan Josefov’da yer alıyor. Sinagogun, melekler tarafından Kudüs’teki kutsal tapınaktan getirilen taşlarla inşa edildiğine inanılıyor.
Rivayete göre Kudüs’ten melekler tarafından Prag’a getirilen taşlar ile sinagogun duvarları örülmüş. Prag’ın ilk gotik binası olan Eski Yeni Sinagog 1270’de tamamlandı ve 1942-45 yılları arasındaki Nazi istilası hariç günümüze kadar hizmet vermeye devam etti.
Eski Yeni Sinagog ayrıca Prag’ın taş canavarının da evi, daha doğrusu rivayet bunu söylüyor. 16. yüzyıl da haham Jehud Löwa kilden bir canavar yarattı ve nefesiyle can verdi. Canavar çılgına dönüp saldırganlaştığında ise haham on tekrar taşa dönüştürdü. Efsaneye göre Yahudiler tekrar çok zor zamanlar geçirmeye başlarsa canavar yeniden uyanabilirmiş.
5. Dancing House
Prag, yüzyıllara dayanan mimarisi ile biliniyor ve 20. yüzyılın sonlarında inşa edilen Dans Eden Ev, şehrin yenilikçi mimarisinin en iyi yansımalarından. Çek mimar Valdo Milunic ve Kanadalı Frank Gehry imzası taşıyan bu efsanevi bina hem dinamik hem statik elementleri bir arada bulunduruyor.
Çek mimar Valdo Milunic ve Kanadalı Frank Gehry imzası taşıyan bu efsanevi bina hem dinamik hem statik elementleri bir arada bulunduruyor. Kadın bir dansçının erkek partnerinin kolları arasında gidip gelmesini tasvir eden yapı mimarlık dünyasının Fred Astaire ve Ginger Rodgers’ı olarak da biliniyor.
Vltava Nehri ile Resslova Caddesi’nin kıyısında bulunan Dans Eden Ev şu anda özel bir şirketin ofisi ancak 7. kattaki restoran Celeste, herkese açık.
6. Wenceslas Meydanı
Prag’ın iki ana meydanından biri olan Wenceslas, alışveriş tutkunları için tam anlamıyla bir cennet. Bir zamanlar IV. Charles’ın 1348’de kurduğu pazar günümüzde geleneksel bir yerden ziyade bir bulvar şeklinde.
Meydanda birçok bar, kulüp, restoran, otel, market ve bankalar yer aldığından dolayı eğlence, gece hayatı ve alışverişin çok yoğun şekilde yaşandığı bir bölge. Çeklerin 20. yüzyıl tarihinin çok büyük bir kısmı Wenceslas meydanında yaşandı. Politik değişimler, toplantılar, gösteriler…
Ana meydan ve Charles köprüsü sadece beş dakikalık bir yürüme mesafesinde yer alıyor ve üç metro hattı da burada birleşiyor. Ayrıca belirtmekte fayda var, bu meydan aynı zamanda büyük Ulusal Müzeye ve Devlet Operasına da ev sahipliği yapıyor.
7. Charles Köprüsü
Charles Köprüsü, Vltava nehrinin iki yakasındaki eski tarihi şehir Stare Mesto ile yeni küçük kasaba Malá Strana’yı birbirine bağlayan 600 yaşındaki, Prag’ın en ikonik sembollerinden biri. Merkez ile şehrin geri kalanını birleştiren Charles Köprüsü tam 600 yaşında ve Prag’ın en bilinen ikonu olarak göze çarpıyor.
1342 yılında Kral IV Charles tarafında yaptırılan köprü üzerinde Barok tarzda yapılmış 30 heykel sıralanıyor. Sadece yayalara açık olan köprünün her bir tarafı sokak satıcıları, dilenciler ve müzisyenlerle dolu. Köprünün her iki tarafında da tırmanıp köprünün çok daha güzel bir manzarasını görebileceğiniz yerler de bulunuyor.
Çok canlı bir bölge olan köprüde insansız bir zaman bulmak neredeyse imkânsız ancak sabahın çok erken ve gecenin çok geç saatlerinde nispeten az insan görebilirsiniz. Prag kalesi tepeden görünüyor ve özellikle gece aydınlatması yapıldığında herkesi büyüleyecek kadar güzel bir görünüme kavuşuyor.