En Ucuz Bilet Fiyatı
|
Havalimanı
Mariscal Sucr Havalimanı
|
En Ucuz Ay
Haziran
|
En Sık Uçan Hava Yolu
|
İstanbul Quito arasında her gün 41 sefer gerçekleştirilir. Quito şehrine en sık uçulan yerlerden İstanbul, Ankara ve İzmir için Turna.com üzerinden en uygun fiyatlarla İstanbul uçak bileti, Ankara uçak bileti ve İzmir uçak bileti satın alabilirsiniz.
Ucuz Quito uçak bileti mi arıyorsunuz? Önümüzdeki 3 aylık dönemde Ankara Quito 34.690 TL, Antalya Quito 48.204 TL ve Berlin Quito 25.046 TL.
En uygun Quito uçak bileti fiyatlarını yakalamak için en az 30 gün öncesinden uçak biletinizi satın almalı ya da rezervasyon yapmalısınız.
Aralık ve Kasım ayları Ekvador, Quito için en yüksek fiyatlı aylardır. Bu dönemde fiyatlar yılın geri kalan dönemlerinden daha pahalıdır. En düşük fiyatları bulabileceğiniz aylar ise: Haziran ve Temmuz.
Bu kış nereye gidiyorsunuz? Bence güneye gidin. Epey güneye ama. Ekvador mesela? Quito olabilir. Yemyeşil bir yer hem.
Tatil anlayışınız Avrupa'da birkaç başkent gezip hunharca alışveriş yaparak eve dönmek değilse artık, başınızı biraz daha uzaklara çevirmenin vakti gelmiş demektir. Zaten uygun uçak bileti bulduktan sonra gezegenin her yerine gidebilirsiniz, neden olmasın?
Ekvador'un bu şirin mi şirin başkenti Quito, And Dağları ile çevrili yemyeşil bir kent. Yüpyüksek hem. Erzurum'dan bile yüksek. Ama korkmayın, bavula da öyle kalın kazaklar tıkıştırmayın, zerre üşümeyeceksiniz. Neden? Çünkü Ekvador. Ay, yani Ekvator! Ekvator çizgisi işte! Tropik iklimin güzelliği... Zaten öyle bavulla falan da seyahati bırakın artık, tek bir çanta her şeye yetsin.
Yani hiçbir şey değilse de muhteşem havası etkileyecek sizi Quito'nun. Zaten ülkenin çok az bir toprağı kuzey yarım kürede, diğer kısmı güney yarım kürede. Topraklarımızın bir kısmının Asya, bir kısmının ise Avrupa kıtasında olması bile ne biçim havalıyken, Quito'nun havasını cakasını varın siz düşünün. Ama çok tatlı, çok tevazu sahibi bir kentle karşılaşacaksınız. Sanırım yoksullukla orantılı bu tevazu.
Halk gerçekten yoksul. Ekvador 2000 yılında büyük bir kriz atlatmış ve o yıl itibariyle de para birimi olarak Amerikan Doları kullanılıyor burada. Para biriminin dolar olması sizi ürkütmesin aman, sonuçta TL'ye endeksleyince her ülke pahalı. Ama burada toplu taşıma yirmi beş sent, bir öğün yemek iki buçuk Dolar. Yaşamın ucuz olduğu, gayet yoksul, sımsıcak bir ülkeye geliyorsunuz yani.
Asfaltta kokonat satan, yol kenarlarında dikiş diken, şehirler arası otobüslerde ansızın belirip şekerlemeler satan insanlarla karşılaşacaksınız sık sık. Masa başında bir işi olmayan vatandaşın genel geçim kaynağı bu yönde. Ve bu vatandaşlar, hatta şehrin ve de ülkenin genelindeki tüm vatandaşlar sizin tek kelime İspanyolca bilmediğinizi umursamaksızın size kendi dillerinde bir şeyler anlatıyor olacaklar sıklıkla.
Lütfen 'ben nasılsa İngilizce biliyorum, gezegenin her yerine gidebilirim' klişesinden kurtulun. Hem salt İngilizce biliyor olmak Ekvador'da işinize hiç mi hiç yaramayacak hem de İngilizce bilerek değil, ucuz uçak bileti buldukça gezegenin her yerine gidebileceksiniz, bunu lütfen unutmayın.
Resmi dil İspanyolca olsa da burada halkın konuştuğu iki dil daha var: Quechua ve Shuar. Quito'da ve diğer büyük şehirlerde bu dilleri konuşanlara rastlamayacaksınız elbet. Ama yine de İspanyolca biliyorsanız eğer, buna da pek sevinmeyin, Castellano'dan çok farklı ve yüksek tempolu bir İspanyolca duyacaksınız burada. Hem çok hızlı, hem de o hız esnasında yutulan bazı harfler, kelimeler var. İlk birkaç gün, muhtemelen tek kelime anlamayacaksınız! Sonraki günlerde ise konuşacak ama anlamayacaksınız. İnsanlar yabancı bir dili, anlar ama konuşamaz ya hani, burada işler biraz farklı. Siz seyahatiniz süresince çoktan derdinizi anlatacak kıvamda iletişim kurabilir hale gelmiş iken, muhatabınız dolu dizgin konuşmaya, asla anlaşılmamaya devam ediyor olacaktır muhtemelen. O dillere pelesenk şarkıda olduğu gibi 'despasido' diyin ona siz de. Daha yavaş konuşmasını rica ediyor olacaksınız böylelikle. Karşınızdaki umarım bu talebinizi umursar ve konuşmasını anlaşılır bir hâle getirir.
Umarım dedim, çünkü garip insanlar Ekvadorlular. Herkes ben nasılsa İspanyolca biliyorum, bu turist nasıl bilmez kafasında. Saflık mı, dış dünyaya kapalılık mı, eğitimsizlik mi bu bilmiyorum ama insanların sizin İspanyolca biliyor olmanız yönünde canı yürekten bir beklentileri, sanrıları var. Satırlarca anı biriktireceğiniz çok şen bir yere geliyorsunuz yani, hazır olun.
Gene de ne olur ne olmaz gelmeden önce Google Translate uygulamasını indirin telefonunuza. Despasido komutunu anlamayan muhatabınızla ancak bu yolla anlaşabilirsiniz belki. Hatta bunun gibi çevrimdışı kullanabileceğiniz pek çok uygulamayı da telefonunuza istiflemenizi öneririm. Çünkü ülkede internet oldukça yavaş ve pahalı. Kent meydanlarında, toplu taşımada, kafelerde ücretsiz wi-fi bulacağınızı düşünüyorsanız da, size buranın tam anlamıyla bir üçüncü dünya ülkesi olduğunu anımsatmak isterim. Yokluklara, yoksunluklara tanık oldukça bunu her seferinde derinden anımsayacaksınız zaten.
Geri kalmış bir ülke olmanın, beraberinde getirdiği pek çok tehlike de var. Quito başta olmak üzere, Ekvador genellikle gözünüzü dört açmanız gereken bir yer. Paranoyaya gerek yok lakin; yardımsever ve misafirperver insanlarla karşılaşmanız ne kadar olasıysa bir telefon görüşmesi yaptığınız esnada telefonunuzun elinizden uçup gitmesi de o kadar olası. Yahut siz çantanız sırtınızda usulca yürürken, o çantanın birkaç saniye içinde yaban ellere geçmesi...
Adamın teninden ruhunu bile çalarlar diyordu bir adam bir filmde İstanbul için. Lütfen o adam gelsin ve bir gece vakti Quito sokaklarında yürüsün.
Peki, hırsızlık bir kentte kol gezerken ne yapmak gerekir?
Bir kere turist olduğunuzu asla çaktırmayın. Çünkü vatandaş vatandaşa pek zarar vermez iken, turistler potansiyel bir av konumunda burada. Mesela sırt çantanızı katiyen 'bakın ben bu çantada pasaport ve bir miktar para taşıyorum' dercesine önünüze asmayın, elinizi de o çantayı korumak istercesine birbirine kavuşturmayın. Hatta gerekirse dışarı çantayla da çıkmayın. Şaka gibi gelecek ama pasaportunuzu da yanınıza almayın. Kopyasını ya da telefonunuzda bir fotoğrafını taşıyın yeter. Ama ne olur o telefonu da ulu orta yerlerde elinize almayın. Yanınızda taşıyacağınız çok az miktar parayı da sağlam bir cebinize koyun... Ve sokaklar sizin artık!
Sanki semt sizinmişçesine, babanız muhtarmışçasına, çantasız cüzdansız, hele hele fotoğraf makinasız özgürce yürüyebilirsiniz sokaklarda. Emin olun yoldan çevirip adres bile soracaklardır.
Yani evet bir kente gittiğinizde güvenlik en önemli unsurdur belki sizin için. Salt Quito, salt Ekvador değil; Güney Amerika başlı başına kocaman bir Tarlabaşı sanki. Evet tehlikeli bir yer. Ama gece vakti ıssız sokaklarda dolaşmadıkça, gündüzleri de babanız mahallenin muhtarıymış rolü yaptıkça; yani turist olduğunuzu çaktırmadıkça hiçbir gaspçı, hiçbir yankesici yanınıza bile yanaşmayacaktır. Zaten yanaşırsa da canınıza değil malınıza kast edeceklerdir yalnızca.
Canım Ekvador, hırsızın uğursuzunla bile pek tatlısın!
Bu akla zarar güvenlik önlemleri, sizi bu güzel diyarı görmek istemekten alıkoymaz umarım. Çünkü Ekvador bu adrenalini yaşamaya değecek bir ülke. Quito da en şirin ili buranın, hem yüpyüksek. Erzurum'dan bile yüksek.
Canınızın istediği herhangi bir zaman. Sahiden de yılın herhangi bir ayında, canınız ne zaman istiyorsa o zaman güzel Quito. Zaten iki mevsim var koca ülkede, yağışlı mevsim ve kuru mevsim. Yine de yağmursuz çamursuz rahat rahat gezeyim diyorsanız, buraya gelmek için en ideal zaman haziran-eylül arası. Ama bence yollar yağmur çamurla da güzel.
Ve nihayet, yağmursuz çamursuz bir mevsimde, çantasız cüzdansız yürüyorsunuz diyelim Quito sokaklarında...
Gelir gelmez kent meydanında her an bir dans gösterisiyle karşılaşabilirsiniz, çünkü sayın başkan her hafta halka sesleniyor parlemento binasından. Çıplak ayaklı birbirinden güzel, birbirinden yakışıklı ablalar abiler sayın başkan şerefine, halkın şerefine kıvırıyor belleri. Tarihi meydanda denk gelirseniz kafanızı bir çevirip bakın derim. Fakat cepteki paraya telefona dikkat edelim burada, o kadar güvenlik önlemi boşa gitmesin. Ne olur ne olmaz.
Bir de El Panecillo var ki şehri ayaklarınızın altında seyre dalacağınız, amanın ömür törpüsü! Yani kötü anlamda değil o kadar. Çok basamak var. Upuzun bir merdiveni, adım adım ağır ağır çıkarak ulaşıyorsunuz El Panecillo'ya. Eğer nesneleri, sıralı şeyleri saymak gibi bir takıntınız varsa burayı pas da geçebilirsiniz. Ama basamaklar bitip de zirveye eriştiğinizde, gördüğünüz yeşilliğe ve maviliğe değecek.
Gün içinde özellikle de pazar günleri canım sıkılıyor ne yapayım derseniz Park Metropolitan sizi sevgiyle kucaklayacaktir. Pazar günü parklardan başka açık bir yer bulamayacaksınız çünkü. Quito'da nefes alacağınız onlarca güzel park var, bu Metropolitan Parkı da Latin Amerika'nın en büyüğü, daha ne olsun! O kadar temiz ve şehrin içinde kotarılmış bir bölgeymişçesine güvenli ki, gördüğünüze gününüzün tamamını geçirdiğinize değecektir. Kitabınızla, köpeğinizle, mızıkanızla gidip gününüzü gün edeceğiniz harika bir yer.
Park beni kesmez dağ havası soluyacağım diyorsanız da sizi şuradan Pichincha'nın eteklerine uzandıralım. Şehirden kolayca bu volkana ulaşmanız mümkün. Eğer yükseklik korkunuz varsa Pichincha'ya varmadan evvel iki kez düşünün derim çünkü hiking yapacağınız bölgelere erişmek için zorunlu ve bol sallantılı bir teleferik yolculuğu şart. Hem de oldukça sallantılı ve uzun. Gerçi yükseklik korkunuz, uçuş korkunuz varsa Quito'ya nasıl geldiniz değil mi? Bendeki de laf. Dağ havası aklımı başımdan aldı.
İki zirvesi var Pichincha'nın, Baba Pichincha ve Oğul Pichincha manasına gelen Quechua Pichincha ve Guagua Pichincha. Oğul zirveye kadar tırmanmak neyse de, Baba Pichincha biraz zorluyor. Ama deneyen pişman olmadan döndü, benden söylemesi.
La Mitad del Mundo'yu da gezininizin ilk günlerinde ziyaret edeceksinizdir zaten. Dünyanın bu kısmında olmak ne garip. La Mitad del Mundo! Yani dünyanın tam ortası. Yani Ekvator! Bir ayağınız yerkürenin güney yarısında, öteki kuzey yarısındayken, yahut Ekvator çizgisinin tam üstünde havaya zıplamalı pozlar verirsiniz artık, evladiyelik.
İşin en güzel yanı; şehir içinde bahsettiğim tüm bu yerlere toplu taşımayla sadece yirmi beş sente gitmek mümkün. Taksiler de gayet uygun.
Ucuzluk, bir kentin en güzel aksesuarı bence. Örneğin, hostellerde konaklamak da Quito içinde 8-10 Dolar civarı. Fakat küçük yerlerde 4-5 Dolar'a bile kalacak yer bulmak mümkün. Diğer Latin Amerika ülkelerine kıyasla nasıldır bilmem ama, ortalama bir tatil yerine göre oldukça ucuz.
Fakat beni bu ucuzluk mu, dört yanımı saran yeşillik mi, iki yanımızı saran okyanuslar mı, ömrümce tatmadığım o rengarenk meyveler mi cezbetti bilmiyorum, siz Ekvador'un gelip de nesine vurulursunuz onu da bilmiyorum. Ama herkes her ne arıyorsa, burada onu bulacaktır, bundan pek eminim.
Ucuzluk güzelliyorum madem, birçok ören yerine (Pululahua, Quilotoa gibi) girişin de parasız olduğunu anımsatayım. Müzelere, ibadet yerlerine giriş ise türüne göre 2-5 dolar arası.
Her öğünde pilav yeniyor burada. Kahvaltı ve akşam yemeği geçiştirilebilir öğünlerken, öğle yemeği çok mühim. Sabah yedide mesaiye başlayan, öğle vakti bir gibi paydos eden insanlar, doyurucu bir öğle öğünüyle can buluyorlar yeniden. Pilav eşliğinde elbet. Vurgulamadan edemem, çok yaygın olmasa da kimi evlerde kahvaltıda bile yeniyor pilav. Bildiğimiz düz pirinç pilavı.
Öğünlerin yanında da meyve suyu servis edilmediğine çok az şahit oldum. Hem de taptaze sıkılmış tropik meyve suları. Buranın en güzel yanı meyveleri bence. Pilavdan bıkarsanız sadece meyvelerle bile bir ziyafet çekebilirsiniz kendinize.
Bir de pişirilebilir muz adını verdiğim, dış ve iç görünüşü muzun aynısı olup lezzet konusunda bambaşka bir kategoride yer alan plantain, etli ya da tavuklu yemeklerin yanına sık sık eşlik ediyor.
Çorbaların içinde ise hemen her şeye rastlamak mümkün. Bir tas çorbayı ana yemek yerine tüketebilirsiniz bile, o kadar doyurucu. Genellikle koyu kıvamlı olan çorba türleri, öğle yemeklerinde tercih ediliyor. İçinde tavuk ayağı ve mısır koçanı olan bir çorbaya denk gelmiştim bir kez. Bu sürprizli çorbaların âlâsını restoranlarda değilse de, tanışıp ahbaplık ettiğiniz kimselerin evinde tadabilirsiniz. En lezzetlisi o şekilde.
Ginepige benzeyen bir hayvanın etini yemek de oldukça yaygın ve sadece buraya has. Yemeden dönmeyin demek benim harcım değil ama burada hayli seveni de var sevmeyeni de.
'Şunu da yemeden gelmeyin' ne kadar afaki bir tavsiyeyse, 'yapmadan dönmeyin' klişesi de koca bir yalan bana kalırsa. Sonuçta herkesin farklı bir yolculuk anlayışı vardır. Ama ben herhalde Quito civarındaki Cotopaxi'yi ve Quilotoa'yı görmeden dönseydim eksik hissederdim. Siz de civardaki bu güzellikleri görmeden dönmeyin yurda n'olur!
Dağ dağa benzer elbet; Cotopaxi, uzaktan bizim Ağrı Dağı'nı andırıyor olsa da, Quilotoa'nın eşini benzerini görmedim henüz.
Madem Quito yakınlarına doğru açıldık, Baños'u, Cuenca'yı, Montañita'yı, Otovalo'yu da bir gezip gelin derim öyleyse. Bir daha kaç kez dünyanın bu tarafında bulunabiliriz ki?
Şaka şaka, dramatize etmeye gerek yok o kadar. Her şey bir uçak biletine bakar, dünya da pek küçük zaten artık.
Civardaki bunca güzel yere erişmek için ise ilk hedefimiz, yüceler yücesi Quito!
Zorunlu kılınmıyor olsa da her ihtimale karşı sarı humma, Hepatit A-B, tifo aşılarınızı yaptırdıktan sonra vize derdi hiç olmadan ilk uçakla gelebileceğiniz kadar yakın bir yer burası. Şanslıysanız en az bir aktarma ile bile uçabilirsiniz.
Ve daha neler neler var da görecek, sözlerle heba etmek istemiyorum. Gidip görmeye değecek kadar cennet bir yer çünkü. Ülkenin tamamı öyle hatta.
Evimden çok uzağa gideyim, şehir yaşamından kopmayayım ama içinde çokça yeşil ve mavi de olsun diyorsanız Quito tam adres. Yanlış anlaşılmasın o mavilik okyanusun mavisi değil bu arada. Gökyüzünün mavisi. Yüpyüksek ya hani burası, gökyüzü herzamankinden aydınlık, kafanızsa bulutlara değecekmiş gibi oluyor.
Benim aktaramadığım nice yerleri de kendiniz keşfetmeniz dileğiyle... Çünkü tadı en güzel öyle çıkıyor.
Keyifli uçuşlar!
Tuba Pasaklıkök
Yükselen Dolar ve Euro kuru karşısında seyahatseverlerin de tatil maliyetleri gittikçe artıyor. Bütçemize u
Güney Amerika‘da temsili demokrasi ile yönetilen bir cumhuriyet olan Ekvador, doğu ve güneyde Pe
Şehirde binalar üstünüze üstünüze mi geliyor? İşten güçten bıkanlardan mısınız? Ağzınızla kuş da tutsanız b
Popüler Seferler | Uçak Bileti Fiyatları |
---|---|
Antalya - Quito | 48.204,33 |
Ankara - Quito | 34.689,89 |
Frankfurt - Quito | 18.217,25 |
İstanbul - Quito | 19.345,12 |
Buenos Aires - Quito | 8.481,70 |
Berlin - Quito | 25.046,09 |
Kahire - Quito | 25.705,26 |
Kopenhag - Quito | 23.503,27 |
Cancun - Quito | 7.397,00 |
İzmir - Quito | 54.066,77 |
Galapagos - Quito | 5.083,51 |
Kuala Lumpur - Quito | 41.831,60 |
Miami - Quito | 4.594,13 |
Havana - Quito | 19.763,55 |
Johannesburg - Quito | 33.950,97 |
Lima - Quito | 4.946,11 |
Madrid - Quito | 14.000,70 |
Londra - Quito | 20.263,24 |
Mexico City - Quito | 8.973,39 |
New York - Quito | 5.925,24 |
Panama City - Quito | 6.514,75 |